Monako Prensesi olarak tanınan Oscar ödüllü Grace Kelly, yaşadığı dönemde hem performansıyla hem de güzelliğiyle dikkatleri üzerine çekmişti. Onun ölümü beklenmedik bir zamanda olmuştu ve tüm sevenlerini yasa boğmuştu.
GEÇMİŞTEKİ YILDIZLAR: MONAKO PRENSESİ GRACE KELLY
Grace 12 Kasım 1929’da, Philadelphia’da dünyaya gelmişti. 3 kardeşi olan Grace’in babası, İrlanda asıllı John Kelly, Philadelphia’nın saygın ailelerinden birinin oğluydu ve başarılı bir iş adamıydı. Ayrıca babası, olimpiyat madalyaları kazanmış bir sporcuydu.
Çocukluğu sakin ve rahat geçen Grace’in ailesinde sanatla uğraşan birçok kişi vardı. Amcalarından George Kelly, Pulitzer ödüllü ünlü bir yazardı. Grace, ailesinin sanatla içli dışlı olmasından dolayı sinemaya çok çabuk ısınmıştı.
İlk sahne deneyimini, 12 yaşında rol aldığı bir piyesle kazanmıştı. Grace’in güzel sanatlara ilgisi dikkat çekmişti. Dans ediyor, tiyatro ile ilgileniyordu. Grace, daha sonra ünlü oyuncuların yetiştirildiği, American Academy of Dramatic Arts’a giriş yaptı.
Yükselişi
Grace’in ailesi başlarda oyuncu olmasına karşı çıkmıştı. Grace fotomodel olmaya karar verdi ancak zarafeti, güzelliği ve yıldız ışığıyla Hollywood’un ilgisi üzerinde olmuştu.
Grace, 1951 yılında daha 22 yaşındayken, ilk filmi olan “Fourteen Hours” ile kameralar karşısına geçmişti. Grace, dönemin popüler isimleriyle “Mogambo” isimli filmde rol aldı ve buradaki performansıyla en iyi kadın oyuncu dalında Oscar’a aday oldu. O, henüz kariyerinin üçüncü yılındaydı.
Grace’in yükselişi ünlü yönetmen Alfred Hitchock filmleriyle devam etti. Alfred’in “Dial M for Murder”, “Rear Window” ve “To Catch a Thief” filmlerinde başrolde izleyiciyle buluştu. Grace, 1955 yılında rol aldığı “The Country Girl” filmindeki performansıyla en iyi kadın oyuncu dalında Oscar ödülünü kucakladı.
Aynı yıl, The Swan filminde bir prensesi canlandıracak olan Grace, Cannes film festivaline davet edildi. Bu festival Grace’in hayatını tamamen değiştirecekti. O bu festivalde, ileride eşi olacak olan, Monako Prensi Rainer ile tanışmıştı. Prens Grace’i görür görmez âşık olmuştu. İkili, bu tanışmadan sonra mektuplaşmaya başladı. Bu ilişki basının oldukça dikkatini çekmişti.
İkilinin yakınlaşması Rainer’ın Amerika’yı ziyaret etmesiyle iyice büyümüştü. Rainer Amerika’ya, Garce’in ailesi ile tanışmaya gelmişti. Prensin evlilik teklifini kabul eden Grace, son filmi “High Society”nin çekimleri bittikten sonra, aktrisliği, sinemayı ve Amerika’yı geride bırakarak yeni yaşamı için Monako’ya gitmiş ve evliliği için hazırlık yapmaya başlamıştı.
Düğün öncesi Monako sarayı tamamen yenilenmiş ve Grace, ailesi ile birlikte Monako’ya gitmişti. Büyük ilgi gören düğün töreni için, 20.000 kişi sokaklara dökülmüştü. Tören, dünya televizyonlarında naklen yayınlanmıştı. Söylenenlere göre Rainer’ın Grace’ı eş olarak seçmesindeki nedenler, Grace’in Katolik olması ve çocuklara düşkünlüğüydü.
Grace Monako Prensesi olduktan sonra, ikisi kız olmak üzere üç çocuk dünyaya getirmişti. 1957’de Prenses Caroline, 1958’de Prens 2. Albert ve 1965’te Prenses Stephanie dünyaya gelmişti. Grace, Prenses olmanın getirdiği tüm sorumlulukları yerine getirmiştir.
1962’de Alfred Hitchock Grace’e, bir filmde oynaması için teklif götürmüştü ancak kamuoyunun tepkisinden dolayı Grace, filmde oynamaktan vazgeçmişti. O, Monako Sarayına layık olmak için elinden geleni yapmıştı. Öyle ki Monako, o döneme kadar hiç olmadığı kadar ilgi görmüş ve popüler olmuştu.
Grace, 1982 yılında hiç beklenmedik biranda kızıyla birlikte geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetmişti. Öldüğünde henüz 52 yaşındaydı. Onun ölümü başta Monako olmak üzere tüm dünyayı yasa boğmuştu.
Cenaze töreni on binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşmişti. Eşi, onun hatırasına sadık kalmış ve bir daha evlenmemişti. 2005 yılında hayat gözlerini yuman Prens, Grace’in yanına defnedildi.
GEÇMİŞTEKİ YILDIZLAR:MICHEAL JACKSON yazımızı okumak için tıklayınız.
GEÇMİŞTEKİ YILDIZLAR : MARILYN MONROE yazımızı okumak için tıklayınız.
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.