Bu yazıda bir devlet nasıl yönetilemez onu okuyacağız. Kuruluşundan beri dönen olayları tam kare devlet tiyatrolarında oynatırsak harika senaryolar çıkabilecek son derecede trajedi bir tarih Kuzey Kore. Kuruluşundan beri hiç gelişme göstermeden yönetildiği için hangi döneminden başlarsak başlayalım fark eden çok bir şey olmayacak. Varoluşunun her safhasında tarihin tekerrür sıfatıyla sık sık yüzleşen monoton bir devlet. Okudukça şaşıracak şaşırdıkça şükür edeceksiniz.
ŞİRİN LİDER SERT YÖNETİM KUZEY KORE
Kuzey Kore başlı başına modernleşmenin dışında kalmış kuralları ve kanunlarıyla tam anlamıyla 20.yüzyılın tamamıyla gerisinde kalan bir ülke. Bir dine inanmak, İnternette dolaşmak, Ülkeden çıkmak ve en enteresanı ise ilk liderleri Kim Il-Sung’un ölüm yıl dönümünde gün boyu gülmek yasak. Dine değil kişiye tapma sistemi sığ düşüncenin ve sığ yapılanmanın en önemli temelleridir. Peki nasıl oldu da bu devlet bu hale geldi. Bir millet bu kadar gelişime kapalı hale geldi. Başlıyoruz!
Japon Kore’sinden başlayalım. Japon Kore’si 1910-1945 yılları arasında Japonya’nın Kuzey Kore’yi işgal ettikten sonra Kuzey Kore’nin sömürgeleşip Japonya İmparatorluğuna bağlanmaya başladığı dönemlerdir. Öyle bir işgaldi ki resmi dilleri olan Korece ülkede yasaklanmıştı. Kore’yi çok katı kurallarla ülke yönetimini ele almışlardı. Fakat 1945 yılı 2.Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra Sovyet ordusunun kuzey bölgesini işgalden kurtarmıştır.
Sovyetlerin kontrolü ele almasından pek haz etmeyen Amerika Güney bölgesini işgalden kurtarmak amacıyla Japonya’nın geri çekilmesi için 2 adet atom bombasını Japonya’ya atar binlerce masum insan hayatını kaybeder ve bir daha hiçbir savaşta atom bombası kullanılmaz. Artık Kore yarım adasında dengeler değişir Kore yarım adası iki ayrı yönetimi olan iki ayrı devlete bölünür.
Kuzey Kore’nin başına Stalin tarafından şuan ki devlet başkanı Kim Jong-Un dedesi olan Kim Il-sung getirilmiştir. Uzun süre esaret altında kalan bir millet başlarına yeni bir yönetici geldikten sonra coşkularla karşılamıştır. Çünkü yeni başkan yaralı bir ulusa çare olarak gelmiştir.
Fakat artık bazı şeyler değişmiştir. Yarım ada Kuzey Kore ve Güney Kore olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Kuzey Kore her ne kadar aynı topraklarda büyüdüğü kardeşlerini devlet olarak kabul etmese de. Yeni devlet artık dünya haritasında yerini almıştır.
Her zaman birleşme gayesi güden Kuzey Kore arka planında Amerika yönetiminin olduğu Güney Kore den aynı isteği göremeyince 1950 yılında Sovyetler ve Çin’den yardım isteyerek Kuzey Kore topraklarına girerler. Bu duruma tabi ki de karşı çıkacak olan Amerika hemen birleşmiş milletlerden yardım ister. O zaman Genel Kurmay Başkan’ı Douglas MacArthur olan Amerika Kuzey Kore’yi kademeli olarak bombalamaya başlar ve 3 milyona yakın Kuzey Korelinin öldüğü tahmin edilmektedir. Türkiye’de bu savaşa Amerika’ya yardım etmek üzere asker gönderir çok sayıda kayıp verilir. Ama o günden sonra NATO’ya giden yolda Türkiye’nin kapıları açılır. Bu savaşla Kuzey Kore Güney Kore birleşme hayalleri öylece kalır.
Devletini kurtaramayan Kim Il-sung onu başa geçiren Stalin’in ölmesiyle de iyice çaresiz duruma düşer ve yönetimi ve milletini güçlendirme kararı alır. Esasında şuan ki gerileyici devletin prensiplerini oluşturur ve temellerini atar ve Songbun kast sistemini kurulur. Songbun sistemi ile Kuzey Kore halkı 3 ana sınıfa ve 51 kategoriye ayrılır. Her vatandaş için ayrı ayrı gizli dosyalar oluşturulur. Kuzey Kore’de 12 yıllık zorunlu eğitim ve 3 ila 5 yıl askerlikten sonra üniversiteye gidilir veya çalışmaya başlanır.
Kuzey Kore’de insanların mesleğini kendileri değil devlet belirler.
Seviyesi düşük olanlar şehir dışlarında kol güçlerinde zor işlerde kullanır yüksel olanlar ise yüksek rütbelere getirilir. Eğer bir kişi hain ise tüm ailesi cezalandırılır. Bir kişinin hatasını herkes öder idamlar halka açık alanlarda yapılır. Kısacası halkı baskı altında tutarak devlete kesin şekilde başkaldırmayı ve yanlış yapmayı önlemek amacıyla yapılmıştır. Sorun çıkarırlarsa cezalarının nasıl olacağını canlı canlı izlemektedirler. Artık 1960’lı yıllara gelince bu katı kurallar tam anlamıyla ülkeye yerleştirilir ve bugünkü yönetimin atası o gün tam anlamıyla varoluşa geçer. Kuzey böyle nahoş halde iken Güneyde kapitalizm ve Amerika etkisinde olan Güney Kore bambaşka ve modern hayat sürmektedir. Aynı millet aynı diller tamamıyla farklı hayatlar.
Her şeye rağmen Kuzey Kore lideri hırslı tutumundan asla vazgeçmedi. Tarih Kuzey Koreli komando güçleri, Güney Kore devlet başkanına suikast de bulundu başarısız oldu. Tarih 1974 Güney Kore Devlet Başkanı Park Chung-Hee konuşma yaparken Kuzey Koreli bir ajanın açtığı ateş sonucu karısını kaybetti. Tarih 1983 Kuzey Kore, Burma’yı ziyaret eden Güney Koreli heyete bombalı saldırı düzenledi. Kabinenin 4 üyesinin yanı sıra 16 kişi hayatını kaybetti. Kuzey Kore ısrarla saldırılarını hükümete yöneltiyordu çünkü hala Güney Kore’nin kendileriyle birleşmek istediklerini düşünüyorlardı ve o zaman darbeyle başa geçen Güney Kore lider Park Chung-Hee buna engel olacağını düşündükleri için onu öldürme girişimlerinde bulunuyorlardı.
Her seferinde Güney Kore’yi kendilerine bağlamak umuduyla adımlar atan devlet başkanı Kim Il-sung bu saldırgan tutumu sebebiyle nefret edilen bir lider olmuştu. Bu sebepten artık oğlu Kim Jong-il ön plana çıkarılmıştı. Kim Jong-il’in ilk icraatları arasında babasının üzerindeki kötü algıyı yıkmak olur. Ülkesi tüm dini inançlar kaldırılır ve her yere Kim Il-sung heykelleri yapılır. Ülkede haberleşme ve internet ulaşımı olmadığı için her yerde Kim Il-sung heykeli görür ve ona karşı övgü ifadeleri duyar. Bu durum karşısında tek bilgi kaynakları görme ve duyma olan halk Kim Il-sung’a taparcasına sevmeye başlar.
ALİHAN ÇELİKEL
KARDEŞLİĞİN SAVAŞI: KORE SAVAŞI (1950-1953) yazımızı okumak için tıklayınız.
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.
Bu yaşta bu birikim maşallah oğluma izlenen nesil geliyor elhamdülillah..