
Yüzme sporunun, vücut güzelliğine, yurt savunmasına, sportif temaslara ve kazalardan kurtulmadaki önemli faktörlerine bakarak çok eski çağlara kadar gittiğini görürüz. Eski çağlarda insanlar kendilerini vahşi hayvanlardan, su kazalarından koruma ve gıda temini için yüzmeden faydalanmışlar, ilkel bir şekilde yüzmüşlerdir. Hatta bir nehri geçmek için köprü kurma yerine yüzme yoluna gittikleri anlaşılmaktadır. Bazı bilim adamları yüzmenin tarihinin, “İnsanların doğuşu ile başladığını” söylerler. Çünkü insanlığın bir ihtiyacı ve yaradılışı yönünden düşünülürse bu tezin doğruluğu kabul edilebilir.
İNSANLAR YÜZMEYİ NASIL ÖĞRENDİ?
Yapılan arkeolojik araştırmalar, yüzme ile ilgili ilk bilgileri milattan önce dokuz bin yıllarına kadar götürmektedir. En eski kalıntılar, Libya çölünde Son vadisindeki mağara duvarlarından kazılarak elde edilmiştir. Resimler incelenirse bugünkü kurbağalama stilinin aynısının yüzüldüğü gözden kaçmaz. Eski devirlere ait çok sayıda yüzme resimleri, yazılar ve hikayelere rastlarız. Pers, Atina ve Sparta uygarlıklarından kalma kabartma resimlerden küçük yaştaki çocuklara yüzme öğretilme yoluna gidildiği yapılan araştırma ve kazılar sonunda öğrenilmiştir.

Eski çağlarda yüzme öğrenmenin askeri alanda çok önemli bir yeri vardır. Yunanlılar küçük yaştaki çocuklara yüzme öğretilmesini aile reislerine zorunlu kılmışlardır. Büyüyen çocuklar hem sağlıklı oluyorlar hem de askere alınınca orduya büyük fayda sağlıyorlardı. Yine Yunan tarihinden anladığımıza göre halk arasında yüzme bilmeyen bir kişinin zavallılığını belirtmek için kullanılan deyimler içinde en göze batanı “O hem okumayı, hem yüzmeyi bilmez” sözleridir.
Romalılar da yüzme sporuna oldukça önem vermişlerdir. Daha çok su altından düşman gemilerini batırmak gibi harp ustalıklarını iyi bilirlerdi. Eski devirlerde yüzme bilmenin insan yaşantısı üzerinde önemli bir yeri vardı. O zamanlarda teknolojinin çok geri olduğunu göz önüne alırsak, göl veya nehirleri yüzerek geçmenin en kolay iş olduğu ortadadır.
Osmanlılar da sınırlarının denize ulaşması ile büyük bir su kültürüne sahip olmuşlardır. Türk donanmalarının Akdeniz’i Türk gölü haline getirdiği ve Türk bayrağının Hint denizinde dahi dalgalandığı bu dönemde, Türkler denizi her yönü ile tanımışlar ve en iyi biçimde yararlanmışlardır.

İlk kez yüzen insanlar yüzmeyi nasıl öğrenmişti? Yoksa Libya’da M.Ö. 9000 yılına ait resimlerde tasvir edilen insanlar ilk yüzücüler miydi ? Biz Japonya’da 2000 yıl önce yapılan yarışları ya da 1830’da İngiltere’de yapılan ve sadece bir stilde yapılan yarışmaları yüzmenin tarihi olarak görebilir miyiz? Tabii ki göremeyiz . Yüzmenin tarihi kesin değildir; ancak yüzmenin tarihinde rol oynayan büyük olaylar daha da belirgindir.
Osmanlıların deniz sporları ile ilgili kaynakların bulunduğu bölgeler, İstanbul’daki Veliefendi çayırının bulunduğu sahil, Yalı Köşkü, Beylerbeyi, Kuleli, Göksu, Fenerbahçe Burnu ve Kalamış Koyu, deniz sporları denilebilecek hareketlerin yapıldığı yerlerdir.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nden Kağıthane şenliklerinde yüzme yarışlarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Osmanlı Donanması’ndaki leventlerin de çok iyi yüzme bildikleri eldeki kaynaklardan tespit edilmiştir. Fakat bunların ne çeşit bir yüzme stili olduğuna dair bir bilgi bulunamamıştır.

1844 yılında Londra’da çok büyük bir yüzme yarışı düzenlenmiştir. Ve yarışı Amerika’da bulunan Hindistanlılar hiç zorlanmadan kazanmışlardır. Hindistan yarışçılar Atlantik Okyanusu’nda yapılan yarışta bugünkü serbest stil yüzüşe benzeyen bir stil kullanmışlardır.
Hiç kimse yüzmeyi Hintlilerden öğrenmemiştir ve de o zaman kullanılan serbest stil günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Daha sonra 1875 yılında İngiltere Kanalı’nı ilk kez yüzerek geçen Matthew Webb yeni bir yüzüş stilini ortaya çıkarmıştır: kurbağalama …
Aynen bu tarihi olayın yaşandığı zamanlarda bir koç ve yüzücü olan J. Arthur Trudgen sırt üstü yüzmeyi (bu tekniği Güney Amerika’da yaşayan Hindistanlılardan öğrendiği sanılmaktadır.) öğretmeyi başlamıştır ve daha sonra ünü tüm dünyaya yayılmış ve öğrettiği teknik Trudgen tekniği olarak literatüre geçmiştir. Ancak yüzmede daha bir çok yenilik insanları bekliyordu.

Yüzme, Türk oğlunun tanıdığı ve bilfiil meşgul olduğu en eski spor dallarından biridir. Türklerin daha Orta Asya’dan göç etmeden oradaki nehirlerde ve göllerde yüzdükleri, hatta yüzme sporuyla bilfiil meşgul oldukları kesinlikle bilinen bir gerçektir. Londra’daki ünlü British Museum’da bulunan tarihi bir kabartmada, Uygur Türkleri’nin bugünkü modern kravl sitilini daha o zamanlar tatbik ettikleri görülmektedir Bu da “kravl” un Avusturalya’lılar tarafından bulunup ortaya çıkarıldığı ve oradan dünyaya yayıldığı iddialarını çürüten bariz bir delildir.
Coğrafi koşulların bir sonucu olarak deniz ve nehir kenarlarında yaşayan toplumların yüzme sporuyla uğraştıkları tarih boyunca görülür.
Nitekim iki büyük nehir arasında yaşayan Asur-Babiller’in yüzme sporuyla uğraştıklarına dair de tarihi belgeler mevcuttur. M.Ö. VIII. yüzyıla ait olduğu sanılan bir Asur kabartmasında, düşman oklarından kaçan Asur savaşçılarının yüzerek karşı kıyıya çıktıkları görülmektedir.

Atatürk’ün denizde çekilmiş bir fotoğrafı
Öte yandan Hun Türklerininde yüzme ve kürek sporlarıyla meşgul oldukları yine tarihi belgelerde görülmektedir.
Yüzme sporunu Anadolu’ya Orta Asya’dan gelen Türkler’ in getirdiği düşünülebilir.
Ancak Akdeniz ve Ege kıyılarında yaşayan tarihi toplumlara ait yüzmeyle ilgili günümüze bir belge ulaşmamış bulunmasına rağmen bunların yüzmeyi bilmedikleri de düşünülemez.
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.