Bosna-Hersek’in merhum Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’e bir gün askerlerden biri gelip; “Sırplar, bizim kadınlarımıza tecavüz ediyorlar, onlar bizim kadınlarımızı, yaşlılarımızı ve çocuklarımızı öldürüyorlar. Buna bigane kalmamalıyız” dediğinde, Aliya İzzetbegoviç, çok veciz ve ders niteliğinde şu sözleri söylüyor:
“Sırplar bizim öğretmenimiz değiller. Biz de zalimlerden olursak, zulme karşı savaşmamızın bir anlamı kalmaz. Kur’an’a uyacağız.. Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir. Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü; biz çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa, onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı’nın gözü önünde, Batı medeniyeti adına..”
(Bilge Lider Aliya İzzetbegoviç)
________________________________________________
Duydunuz mu hiç adını?
O bir doktordu
O bir babaydı..
Çok acılı bir hikayesi vardır.
Bilmemiz gereken..
Anlatmamız gereken..
Herkesin okuması gereken…
Çanakkale Savaşında siperlerin gerisinde yaralı askerlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey “Morfin“di.
Doktorlar yaralı askerlere ağrı kesici bulmakta zorlanıyorlardı. Bu yüzden bir nöbet tutuluyordu.
Hastaların ameliyatı için hazırlanan çadırın önüne bir masa kurulmuştu..
Yazının devamını okumak için tıklayınız.