Vakitsiz Öten Horozun Başını Keserler

Vakitsiz öten horozun başını keserler. Hiçbir hareket gerekli olgunluğa erişmeden başarıya ulaşamaz. Bu intihardan başka bir şey değildir.

Her insan düşünmekte özgürdür. Düşüncelere zincir vurmak imkânsızdır. Herkes dilediğini düşünebilir, dilediğini hayal edebilir ve dilediğini bekleyebilir. Bu safhada kimseye bunları yaptığı için herhangi bir suçlama, yargılama ve cezalandırma yapılamaz. Bu insan haklarına aykırı bir durum olacaktır. Ancak aykırı olarak kabul edilen görüşler toplumda infial ya da başka türlü zararlara yol açacaktır. Görüşlerin dile getirilmesi ve hatta faaliyete dökülmesi durumunda ifade hürriyetinin kısıtlanması söz konusu olacaktır. Bu da suçlamalar ve yargılamalar karşısında savunma hürriyetinin de zayıflamasına yol açacaktır.

Vakitsiz Devrim Yapmak Kolay Değildir

Burada iki türlü durum söz konusudur. Bunlardan biri fikrini zikreden şahsın fikirlerinin düşünce boyutunda olmasıdır. Bu şahıs fikirlerinin yalnızca kendi şahsi fikirleri olduğunu, insanları yönlendirmediğini; onların bu fikirlerden esinlendiğini söyler. Martin Luther’in, Protestan hareket sırasında çıkan Alman Köylüleri Savaşı hakkında sorumluluğu reddetmesi de buna örnektir. İkincisi ise açıktan açığa toplumu tahrik edici ve galeyana getirici söylemlerin yanı sıra bir toplum hareketi yaratmak amaçlı bir önder maiyetindedir. Zira bu hareket başlatmak üzere düşünce ve fikirlerini, faaliyet ile zikretmektir.

Tarihte gerçekleşen başarılı yahut başarısız birçok isyan böyle ortaya çıkmıştır. Bunun haklı yanları da olsa güçlü olmadan başarısızlıkla karşılaşacaktır. Zira dünyanın neresinde olursa olsun devlet izin vermeden hiç kimse fikriyatı faaliyete geçiremez. Yalnızca güçlü olanlar devlete kafa tutar. Hatta 1789’da Fransız İhtilali’nde olduğu gibi bir halk ihtilali bile gerçekleştirir. Ancak toplumun gücünü elinde tutmadan faaliyete geçirilmek istenen bütün fikirler, parçalanmış, ezilmiş ve yok edilmiştir. Vakitsiz devrimler her zaman başarısız olmuştur.

Devrimlere Karşı Devletlerin Reaksiyonu

Bu aslında savunacağımız ya da benimseyeceğimiz bir politika değildir. Halkın her kesimine hitap eden yönetim anlayışına sahip devletler bu fikirleri henüz eyleme geçmeden inceler. Bunları değerlendirir ve muhataplarına olumlu/olumsuz bir şekilde tatmin edici bir dönüş yapar. Bu dönüş halkın içinde hareket düşüncesini ortadan kaldıracaktır. Ancak devletleri yöneten hükümetlerin çoğu kendi ideolojilerini, siyasi düşüncelerini, her türlü inançlarını ve hatta işlerine gelecek şekilde olan yaşayış biçimlerini topluma dayatır ve bu da tabii olarak toplum içinde farklı sivri görüşlere ve hareketlere yol açar.

Devletler, toplumların yaşayış biçimlerini belirleme safhasında çok keskin dokunuşlar yapabilirler. Hatta gözlerini kırpmadan toplumun bir parçası olan herhangi bir, etnik yapı, gelenek, inanç, dil, gündelik yaşamın içinde bulunan alışkanlıkları vb. olguları ortadan kaldırabilirler. Bunları toplumun her kesimini temsil eden milletvekillerinin bulunduğu parlamentolarda çıkarılan ve devlet başkanı tarafından onaylanan yasalar dâhilinde resmi hukuka aykırı olmaksızın gerçekleştirirler. Bundan rahatsız olanlar uluslararası mahkemelere dahi başvursalar ülke anayasasının içinde bulunan kanunlara kimse karşı çıkamayacağı için bir sonuç alamayacaklardır.

Son tahlilde buradan varmak istediğimiz şey şudur. Bilindik bir atasözü vardır;

Vakitsiz öten horozun başını keserler

Buradan şunu çıkarmak gerekir, hazırlığı ve gücü tamamlanmadan başlayan herhangi bir fiilî hareket mutlaka başarısızlığa uğrar. Başından beri başarısızlıkla sonuçlanacağı bilinen bir fiilî harekete girişmek, yalnızca yıkım, sefalet ve rezaletten başka bir şey getirmez. Ancak sağlam beklentiler ve sağlam önderlere sahip faaliyetler bir plan dâhilinde işlemiştir. Bu sayede başından beri kâğıt üzerinde başarılı olmuştur. Plana uyulması halinde dış etkenler dışında durumu değiştirecek bir şey yoktur. İşte bu yüzden bir fikri faaliyete dökmek isterken mevcut durumu görmek gerekir. Bundan dolayı durumu gözden geçirmeden harekete geçmek düpedüz gaflettir. Bu gaflet önemli fikirlerin bir daha gündeme gelmemesine bile sebep olabilecek bir duruma neden olabilir.

Diğer gündem yazılarımızı okumak için tıklayınız.