HİNDİSTAN’DA BİR TÜRK: BABÜR
Tam adı Zahirüddin Muhammed olan Babür, 14 Şubat 1483’te Fergana’da doğdu. Annesi Cengizhan babası ise Timur soyundan gelen Babür, her iki taraftan da asil bir soydan gelmektedir. Çocukluğuna dair çok fazla bilgi yoktur. Annesi ile birlikte Endincan kalesinde ikamet ederken babasının yaşadığı talihsiz kaza sonucu on iki yaşında Fergana hükümdarı oldu.
Büyük Hindistan seferine 1525 yılında başlamış. İlk önce Pencap daha sonra Delhi üzerine yürümüş. O zaman Kuzey Hindistan Lûdîlerin elindeydi. İki taraf 1526 yılında Panipat’ta karşı karşıya geldiler. Ordusu Lûdîlerin ordusuna göre oldukça azınlıktaydı. Ancak Panipat meydan savaşında galip gelen taraf Babür’ün ordusu olmuştu. Bu savaş sonucunda Babürlü hanedanını kurmuş oldu. Daha sonra Babür 1527 yılında Racputları yenerek hakimiyet gücünü arttırdı.
Babür 1530 yılında hastalığının ağırlaşması sonucu bütün emirlerini yanına çağırarak oğlu Hümayun’u hükümdar ilan ettiğini söyleyerek bağlılık yemini aldı. Daha sonra 26 Aralık 1530 yılında Agra’da vefat etti.
“Vefat ettiği sırada Merkezi Asya Bölgeleri, Kabil, Pencab, Delhi, Bihar’ın önemli bir kısmı ve Güney Guwalior bölgesi Babür İmparatorluğunun sınırları dahilindeydi. Hindistan’daki feodaliteye dayalı devletlere son vererek, siyasi birliği sağladı ve ülkesini istikrara kavuşturdu. Ticaret yollarının güvenliğini sağlayan Babür, ticaretin canlanması için limanlar kurdu ve Hindistan’ı döneminin en güçlü devletleri arasına soktu.” (Bedrettin Basuğuy-Babürlü İmparatorluğu’nun Siyasi Tarihi Üzerine Bir Değerlendirme)
KİŞİLİĞİ
“Kurduğu devlet ve tarihte oynadığı önemli rol bakımından Türk tarihinin önde gelen simalarından biridir. Batılı yazarlar, o devirde pek az hükümdarda görülen meziyetleri şahsında toplamış olan Babür’e hayrandırlar ve başka hiçbir kahramanın kendisini onun Bâbürnâme’sindeki kadar güzel tasvir edemediği kanaatindedirler.” (Enver Konukçu-İslam Ansiklopedisi)
“Babür kılıç kullanmakta, ok atmakta, ata binmekte mahir olduğu kadar insan ruhunu tanımakta, fertleri ve toplumları idare etmekte de o derece mahirdi. İleri görüşlü bir devlet adamı ve soğukkanlı bir kumandandı. Maiyetine karşı merhametli ve şefkatli davranır, affına sığınan suçluları bağışlamakta tereddüt etmezdi. Gerektiğinde de en ağır cezaları uygulamaktan çekinmezdi. Spor ve avla, fikrî ve edebî meselelerle uğraşmaktan zevk alırdı. İçki ve eğlenceye düşkünlüğüne rağmen idari ve askeri işlerde en küçük bir ihmal göstermemiştir. Daima halkının refahı için çalışmış, ülkeyi mâmur hale getirmeye gayret etmiştir.” (Enver Konukçu-İslam Ansiklopedisi)
“Babür Şah, çağdaş bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde saldırgan/agressif bir kişilik olarak görülebilir fakat askeri liderlik vasıfları güçlü olan Babür Şah, hanedanının menfaatleri için mücadele etmiş ve haleflerine güçlü bir devlet bırakmıştır. İhtişamlı bir hayat yaşayan Babür Şah, tedbirli, cesur, neşeli, yetenekli bir şair ve ihtiyatlı olduğu sürece başarılı bir profil sergilemiştir.” (Bedrettin Basuğuy-Babürlü İmparatorluğu’nun Siyasi Tarihi Üzerine Bir Değerlendirme)
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.