
İlk profesyonel suikastçiler kimdi? Liderleri nasıl bir dehaydı?
Hasan Sabbah, küçük yaşlardan itibaren okuyup, yazan, daima araştıran bir çocuktu. Öğrenme arzusu çok fazla olan bu çocuğun hayali büyüyünce din adamı olmaktı.
HASAN SABBAH VE SUİKASTÇİLER
İlk profesyonel suikastçiler kimdi? Liderleri nasıl bir dehaydı?
Hasan Sabbah, küçük yaşlardan itibaren okuyup, yazan, daima araştıran bir çocuktu. Öğrenme arzusu çok fazla olan bu çocuğun hayali büyüyünce din adamı olmaktı. 17 yaşına geldiğinde İsmaili tarikatından biriyle tanıştı ve o kişinin onun tüm bildiklerini, inandıklarını çürütmesine hayran kalıp o da bu tarikatın mensubu oldu.
Tarikat için Mısır, Mezopotamya, İsfahan, Azerbaycan gibi yerlere seyahat ettikten sonra İran’da 9 yıl yaşadı. Burada düşüncelerini geliştirip yaydı ve kendi müritlerini oluşturdu. Onlara ilk olarak Sünnilere karşı savaşma sebeplerini anlattı. Hasan Sabbah bu adamları o güne dek benzeri görülmeyen bir stratejiye göre yetiştirdi.
Asla aceleci değillerdi, hedefe yaklaşıp, rapor sunulur buna göre plan yapılıp vurucu atışlar yapılırdı. Seçilen fedailer dikkat çekici, uzun boylu veya yakışıklı olmazdı. Birer ölüm makinesi olan bu fedailer, öldürme görevini aldıklarında aslında onların da ölüm vakitleri gelmiş demekti.
Görevini bitirip düşmanı öldürdükten sonra -İslam inanışına göre intihar günah olduğu için- linç ve işkence ile idam edilirlerdi. Onların inanışlarına göre cesaret göstergesi ve dinsel bir ritüel olan bu davranış, düşmana gözdağıydı. Onlar her kılığa bürünebilirlerdi. Kim oldukları, neler yapabilecekleri kestirilemezdi. Sembolleri ise Haşhaşi Hançeriydi.
Sayıca az olan, maddi kaynağı olmayan bu adam rakiplerine karşı nasıl üstün gelecekti? Kıvrak zekâsıyla on binlerce askeri meydanda şehit etmek yerine padişahı ve üst düzey devlet adamlarını sarayında tedirgin etmeyi başarmıştı. Farklı bir zekâsı olduğu aşikârdı. Öyle bir politika gütmüşlerdi ki kendi çalışmalarına mani olanları ortadan kaldırmak asıl amaçları oluyordu.
Müritleriyle beraber kendilerine mabed arayışındayken Alamut Kalesi’ni seçtiler. (Eski zamanlarda yaşamış bir Kral kendine kale yaptırmak ister, kartalını salınca kartal kalenin olduğu bu zorlu kayalıklara konar ve kale buraya inşa ettirilir. Burası Alamut Kalesidir.) Hasan Sabbah ve müritlerinin buraya girmesiyle Haşhaşilik Tarikatı resmen kurulmuş oldu.
İlk hedefleri Kur-an’ı farklı yorumladıkları için Selçuklu Devleti ve vezir Nizamülmülk oldu. Vezirin ölümüne sebep olduktan sonra onları sahneden silmek isteyen Sultan Sencer’in başucuna hançerli bir mesaj bırakıp Sultan’ın geri çekilmesini sağladılar. Abbasiler, Selçuklular ve Kudüs Fatihi Selahattin Eyyubi ile savaşan Haşhaşiler Haçlı ve Moğollara karşı da pek çok suikast düzenlediler.
Rivayete göre; Hasan Sabbah, suikastçilere göreve gitmeden uyuşturucu madde koklatarak süt, şarap ve bal akan nehirlerde güzel kızlarla birlikte cennet bahçelerinde dolaştırdığı iddiası vardı. Fakat çok da gerçek temelleri olduğu söylenemez. Arkeologların yıllar sonra Alamut Kalesi’nde yaptıkları kazılarda bu amaç için kullanılacak cennet bahçesine benzer bir yerin olmadığını gözlemlediler. O dönemde yaşayan tarihçilerin de yazdıklarına göre de böyle bir yerden söz edilemez.
Hasan Sabbah Alamut Kalesi’nde 34 yıl boyunca yaşadı. Adaletli, iyi bir şifacı, simyacı, astrolog, büyücü ve din adamı olarak bilinen bu lider burada gözlerini yumdu. Onun ölümünden sonra Haşhaşi tarikatı genişleyerek faaliyetlerini sürdürdü. 200 yıla yakın birçok devlet onları tarih sahnesinden silmeye çalıştı fakat nafile.. Ta ki Moğolların buraya gelip Alamut’u yerle bir edip, içindeki kitapların hepsini yakana kadar. Moğollar kitapları yakmıştı ancak sadece Hasan Sabbah’ın biyografisinin olduğu bir kitap bırakılmıştı ve o günümüze kadar geldi. Bu kitapta ‘’Dağın Yaşlı Adamı’’ olarak geçer.
Haşhaşi tarikatı hala varlığını ve çalışmalarını farklı liderlerle, farklı yerlerde sürdürmektedir.
Diğer Tarih yazılarımızı okumak için tıklayınız.