
Emekli bir fen bilimleri öğretmeni Fevzi Ülgen’in 1980 yılındaki bursa ulu camiyi ziyareti, beklide astronomi tarihini yeniden yazdıracak bir keşif yapmasına neden oldu, Avrupa da insanların dünyanın tepsi şekline olduğuna inandığı bir dönemde yapılan bu minberin üzerine işlenmiş güneş sistemi ve gezegenler olduğunu fark etti.
Evrenin Sırrı Tarihi Ulu Caminin Minberine İşlenmiş
Bursa Ulu Cami, Yıldırım Beyazıd Han tarafından 1396 yılında yapımına başlanan tarihi cami, mimari bir şaheser olarak Bursa’nın tarihi sembolüdür. Bu tarihi caminin minberinde gizli sır ise güneş sistemi keşfinden önce bu minbere işlenmiş olması.
Emekli bir fen bilimleri öğretmeni olan Fevzi Ülgen 1980 yılında ki bursa ulu cami ziyareti sırasında belki de astronomi tarihinin yeniden yazdıracak bir keşif yapılmasına neden oldu.
Peki o çağda bu bilginin sırrı nedir?
Avrupa da insanların dünyanın tepsi şeklinde olduğuna inandığı dönemde yapılan bu minberin üzerine işlenen güneş sistemi ve gezegenler olduğu fark etti.Bursa ulu caminde 1399 yılında deve kala Hacı Abdülaziz oğlu yaptığı minber yapıldıktan tam 600 yıl sonra emekli bir fen bilimleri öğretmeni Fevzi Ülgen’in 1980 yılındaki bursa ulu camindeki ziyareti sırasındaki dikkati sayesinde minberin üzerine işlenmiş güneş sistemi ve gezegenler olduğunu ortaya çıkardı.
Herhangi bir çivileme ve yapıştırma işlemi yapılmadan ve adına kündekâri sanatı denilen ahşabın birbirine geçirilmesi bir nevi kitlenmesi ile yapılan minberin dünyadaki ağaç işçiliği ve sanatı bakımından eşi ve benzeri yoktur.
Minberin doğu cephesinde dünya, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Plüton gibi gezegenler işlendiği açıkça görülmekte binlerce parça ahşaptan oluşan minberdeki güneş sisteminin planının İslam aliminin Molla Fenari tasvip edip verdiği tahmin ediliyor. Minberde dikkat çeken en büyük ayrıntılardan biride Plüton gezegeninin tek başına ayrı bir platformda ve bir açı farkıyla gösterilmiş olması.
Plüton bilindiği üzere güneş sisteminin aynı düzlem üzerinde olan ilk sekiz gezegenin aksine ayrı bir düzlemde dolanmaktadır. Bu ayrıntıyı bile minbere bile işlenmiş iken batı Plüton gezegenin varlığını ancak 1929 yılında keşfetti.
O tarihte burayı yapan kişinin astrolojik bilgisi ne kadar yüksekmiş
Yine kündekâri sanatının bir özelliği olan parçaların birleşmesi ile oluşan çukur kanal ve çizgilerinde ile gezegenlerin yörüngesini temsil ettiği söylenmektedir.
Bu yüzeyde yer alan başka bir ayrıntı ise serpiştirilmiş halde yıldız motifleri ve bunların içerisinde kuyruklu yıldızlarının bulunması minberin batı cephesinde ise 7 adet galaksi formatı tespit edildiğini söyleyen uzmanlar galaksi platformunun 5 ayrı denk de sedef katma ile gösterildiğini söylüyorlar.
Ancak ne yazık ki bugün hatalı boyama teknikleri ile önemli detayların birçoğu yok edilmiş durumda kündekâri sanatı açısından eşsiz bir değere sahip olan bu minberin en önemli ilginç özelliklerinden biri ise 6666 adet çivisiz, tutkalsız, üçgen, kare ve dikdörtgen ahşap parçaların birbirine geçirilmesiyle yapılması.
Bu rakam halk arasın da yaygın bir inançla kuranı kerimdeki ayet sayısına gönderme yapılır. Unutmadan belirtelim o dönemde ki İslam ve Türk Alimlerinin matematik ve gök bilimlerine yönelik ilimlerinin batıya nazaran hayli ilerde olduğu göz önüne alınırsa yukarıdaki bilgilerin daha detaylı araştırması astronomi tarihini yeniden yazdırabilir.
Ulu Camii minberinde 9 gezegenle birlikte ayın işlenmesi 1399 yılında güneş sisteminin Türkler tarafından keşfedildiği anlamına geliyor.
Diğer tarih yazılarımızı okumak için tıklayınız.