Dünyanın En Korkunç Ve Gizemli Gölleri

  • Home
  • Gündem
  • Dünyanın En Korkunç Ve Gizemli Gölleri

Dünyanın En Korkunç Ve Gizemli Gölleri

Bir göl nasıl olur da korkunç olur diye düşünmüş olabilirsiniz. Dünya’nın en korkunç ve en tehlikeli gölleri sizin için listeledik.

Plitvice Gölleri, Hırvadistan

Birbirine bağlantısı olan 16 göl ve doksan şelaleden oluşan olağanüstü bir doğa harikasıdır. Ormanın derinliklerinde yer alır. Bu ormanlar geyikler, kurtlar, ayılar, yaban domuzları ve nadir kuş türleri ile doludur Hatta bölgenin Plitvice döneminde yaşayan bir ayı türünün mesken yeri olduğu düşünülmektedir.

Bu kadar olağanüstü bir doğa harikası efsane Siz olur mu? Plitvice ve gölleri ile ilgili yaygın olarak anlatılan efsaneye göre, bölge halkı kuraklık yüzünden zor zamanlar geçirirken büyülü güçleri olan bir kraliçe bölge halkına bir lütufta bulunmuş ve bu göllerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Efsanelerin iddia edeceği her ne olursa olsun, Plitvice gölleri, sıradışı, büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Bu fantastik güzelliği ve hayvanları korumak için ve Plitvice gölleri UNESCO Dünya Mirası alanı ilan edilmiştir.

Roopkund Gölü, Hindistan

Günlerden bir gün Roopkund Gölü’nün buz tutmuş yüzüne vuran sonbahar güneşi, gölün yüzeyini eritir. Eriyen suda yüzlerce insan iskeletinin yüzdüğü görülür. Görenleri hayrete düşüren bu manzara iskeletlerin nereden geldiği ile ilgili merak yol açar. Konu hakkında pek çok söylenti yayılır. İngiliz yöneticiler bu trajik olayın, savaş zamanında Japonların gerçekleştiği bilinmeyen bir toplu katliamın delili olabileceğini öne sürerler. 

Ancak kemikler incelendiğinde bambaşka bir gerçek ortaya çıkar. Kemikler MS 850 yıllarına aittir. Üstelik bu insanların hepsi, aynı şekilde kafatasına ölümcül darbe sonucunda ölmüştür. Tarih kitaplarında bu barbar katliamla ilgili hiçbir ize rastlanmaz. Bu ilginç olaylar Roopkund’un 5020 metre yükseklikte bulunan Himalaya gölünden geçen yolcuların Dağ Tanrıçası’nın gazabını uyandırabileceklerini anlatan bir halk türküsüne konu olmuştur. 

Natron Gölü, Tanzanya

Natron Gölü sularına yaklaşan bütün hayvanlara sonsuza kadar sularında saklar.Bu cümle bir masala ait değil. Gerçekten susuzluğunu gidermek için göle yaklaşan hayvanlar belki de daha sustuklarını giderilmeden ölür ve gölün derinliklerine gömülürler. Natron Gölü’nün ölümcül olmasının nedeni, suyunu bileşenlerinde gizlidir. Göl sodyum karbonat, bikarbonat, klorür ve sülfatların bir karışımını içeren doğal olarak oluşan bir sodyum bileşiğidir. Suyun alkali seviyesi çok yüksektir, pH değeri on civarındadır. Bu bileşikler, su içen hayvanın kısa süre içinde ölmesine ve sulara gömülmesine neden olur. Suya gömülen hayvanın karkası bir süre sonra kireçlenir ve kireç hafif olduğundan heykelsi bir görünüme kavuşmuş olarak suda yüzmeye başlar.

 Doğu Afrika’nın derinliklerinde Tanzanya’da bulunan gölün gizemlerini hesaba katmazsak olağanüstü bir doğa harikası olduğunu söyleyebiliriz. Yoğun kimyasal maddeler, gölün suyunda camsı harika ve görünümüne yol açar. Bazen göçmen kuşlar, bu güzelliğe aldanır ve nihai konak yeri olduğunu fark etmeden göre inerler. Hatta bu muhteşem görüntü İnsanları bile yanılmıştır.11 Aralık 2007’de bir grup vahşi yaşam belgeselcisi bu optik İllüzyona kapılılar. Helikopteri ile suya inen ekip çok geçmeden gölün yakıcı sularının helikopteri aşındırdığını fark eder. Çok zor da olsa ölümden kurtulmayı başarırlar.

Spotted Lake Khiluk / Benekli Göl, Kanada

İngiliz Kolumbiyası yakınlarında bulunan dünyanın en mineralli gölü. 365 noktanın her birinde ayrı ayrı kendine özgü bir kimyasal içeriğe sahip olmakla beraber farklı hastalıkları tedavi ettiği de söyleniyor. Kesinlikle dünyanın en garip yerlerinden…

Eternal Flame Falls / Sonsuz Yanan Alev, Amerika, New York

Chestnut Ridge Parkı’nın bir bölümünde yer alan şelale, dünyanın dört bir yanında kendiliğinden yanmakta olan yüzlerce ateşten birine sahip. ABD’nin Indiana Üniversitesi’nde araştırmacı olan Arndt Schimmelmann, yüzyıllar, belki de binlerce yıl önce yerli kabileler tarafından yakıldığı düşünülen ateşin, aslında dünyadaki örneklerinden farklı olduğunu belirtti. OurAmazingPlanet sitesine konuşan Schimmelmann, mağaradaki ateşin yerin derinliklerinde yer alan, antik ve son derece sıcak killi şist kayalarından geldiğini düşünüyor.

Schimmelmann, killi şist içindeki karbon moleküllerinin parçalanarak küçük doğal gaz molekülleri ortaya çıkması için, sıcaklığın suyun kaynama noktasında veya daha sıcak olması gerektiğini belirtti. Ateşi besleyen gazın geldiği kayaların, içtiğimiz çay veya kahve kadar sıcak ve jeolojik olarak sanıldığından çok daha genç olduğu belirtildi. Bulgular, ateşi besleyen gazın farklı bir süreçten geçtiğini, bir çeşit katalizörün, gazı kayalardaki organik moleküllerden ortaya çıkardığı ifade edildi.

 

Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.

Like
Like Love Haha Wow Sad Angry
2
Tags:
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments