Hakan Günday -Az;
“Hücre hücre öldü ve gün gün yaşlandı.
Çünkü derdi korku değil, korkuyu beklemekti.
Ve korkuyu beklemek korkudan beterdi.”
Bir Hakan Günday kitabı ‘Az’
“Küçük bir kelime, büyük bir roman”
“11 yaşında bir tarikat şeyhinin oğluğla evlendirilen korucu kızı Derda ile hapisteki bir gaspçının aynı yaştaki oğlu “mezarlık çocuğu” Derda’nın bir mezarlıkta kesişen hayatlarının bu iki çocuğu kırk yıl boyunca her tür şiddetle yontup birbirlerine hazırlayışının, bu iki çocuğu birleştirmesinin hikayesi.
Kitabı okurken düşüncelerle baş başa kalıyorsunuz. Bu kadarla kalmayıp bu hikaye sizi üzebilir. Hatta umudun bittiği ana kadar hayal kırıklıklarını tek tek toplatabilir. Bir Hakan Günday sever biri olarak ilk okuduğum ve tarzını çok sevmeme yol açan kitabıdır. Kimine göre hayat bir kapı gözetleme deliğinde başlar. Nereden gelip nereye gittiğine bağlıdır. Sen mi yönlendirirsin kaderini yoksa ailen mi? Bu kadar kolay mı bu kadar basit mi acaba hayallerin yok olması?
Hakan Günday kitaptaki olayların hepsini o kadar güzel aktarmış ki okura anlamamak mümkün olmamakla beraber etkilemekten başka bir yol olmaması. Okuma ayrı keyifliydi, başka kişilere önermek başka bir keyif. İki ayrı hayat. İsimleri aynı, kaderleri benzer. Yaşadıkları başka olsa da acılar aynı.
Anlatmaya doyamadığım bu eseri kitaptan Bir kaç cümleyle bitireyim.
“Hücre hücre öldü ve gün gün yaşlandı.
Çünkü derdi korku değil, korkuyu beklemekti.
Ve korkuyu beklemek korkudan beterdi.”
____________________________________________________________________________________________________________________________
FARELİ KÖYÜN KAVALCISI MASALININ GERÇEK ÖYKÜSÜNÜ BİLİYOR MUYDUNUZ?
Fareli Köyün Kavalcısı masalını hepimiz çocukluk günlerimizden anımsarız sanırım. Yine de duymamış olanlar için sizlere kısaca özetleyeyim.
Almanya’nın Hameln kasabasında yaşanan bu olayda, kasabanın pis olması sebebiyle fareler basmaya başlar ve halk artık orada yaşayamayacak hale gelir. Çünkü fareler çok fazladır ve evlerde, sokaklarda, düşünebileceğiniz her yerde yaşayıp çoğalmaktadır.
Kasaba halkının gıdası da artık fareler tarafından tüketilmekte ve hastalıklar çoğalmaktadır. Buna dayanamayan halk belediye başkanına şikayetlerde bulunur. Fakat pek de çözüm olmaz, bir gün belediyede toplantı yapılırken değişik giyimli elinde kaval olan bir adam çıkagelir.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Diğer inceleme yazılarımızı okumak için tıklayınız.