
Kapitalizm neden eleştirilir?
Açıkçası kapitalizmin sağlandığı ortamda sürekli bir sonraki neslin daha da bilgili ve zeki olacağını belirtebiliriz ama bu sistemin ahlaki olarak insanları daha ileri götüreceği konusunda derin şüphelerim mevcut. Her insan içgüdüsel olarak bencildir, her zaman daha fazlasını ister. Kapitalizm gibi kazancın belirli bir sınırının olmadığı bir sistemde insanlar maalesef ki kazanmak için sadece kendi zekalarını kullanmaz, daha doğrusu zekalarını sadece olumlu ve legal yönde kullanmaz. Kapitalizm işçi sınıfını ve emeklerini sömürerek zengin olan bir azınlık kapitalist burjuva sınıfı yaratır. Bu güçlü ve zengin kapitalist sınıf ellerindeki gücü proleter yaşam kalitesinin yükselmesi, sosyal refahın sağlanması ve yoksulluğun bitirilmesi için kullanmak yerine kendi servetini artırmak, elindeki gücü çoğaltmak ve olası tehditleri legal veya illegal yollarla pasifize etmek için kullanır.
Kapitalistler kendi kurdukları imparatorluğu korumak için kendi ülkelerindeki polisleri, savcıları, hakimleri ve siyasetçileri satın almaya başlar. Bu hareket devlet içerisinde büyük bir yozlaşmaya başlar. Proleter kesim ile kapitalist burjuva kesim karşı karşıya kaldığında -kapitalistler haksız olsa bile- devletin savcısı ve hakimi kapitalisti haklı bulur, devletin polisi kapitalisti destekler, devletin yöneticisi kapitalisti savunursa devletin meşruiyeti proleter kesimin gözünde büyük bir erozyona uğrar ve halkta kutuplaşma yaratır.
Ayrıca belirtmeliyim ki çoğunlukla büyük kapitalistlerin kendi hükümdarlığını korumak için bizzat siyasete atılmışlığı da görülmüştür.
Genellikle illegal yollarla zenginliğe sahip olanlar veya zenginliğini illegal yolla pekiştiren kapitalistler bunu tercih eder. Cem Uzan’ın Genç Parti’yi kurarak meclise girmeye çalışması, Jet Fadıl’ın Siirt’ten milletvekili olması veya Pablo Escobar’ın Kolombiya’da senatör olması buna en büyük örneklerdendir.
Devletin yönetim kademesini satın alarak zenginliğini pekiştiren kapitalistler bu zenginliği proleter kesimden çaldıkları için milyonlarca insan bu sistemde mağdur olmaktadır. Üç beş bin kişinin mutluluğu için milyonlarca insanın hakkı gasp edilir ve hakkı koruması gereken kurum ve kuruluşlar yozlaştıkları için çalıntı zenginlikten rüşvet bekler sadece. Bu da zaman içerisinde proleterler için dayanılamaz bir noktaya gelir ve elbet bir devrim veya iç savaş ortaya çıkar. Bu sistemde kapitalist zenginlerin yarattığı yozlaşmaya ortaya çıkardığı sömürü düzeni ya milyonlarca işçiyi sömürmeye devam edecektir, ya da binlerce insanın öleceği, yaralanacağı veya ölüm korkusu yaşayacağı kanlı devrimleri ve iç savaşları doğuracaktır
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.