EMILY IN PARIS: EMILY’NİN FRANSIZLAR İLE İMTİHANI

  • Home
  • Dizi
  • EMILY IN PARIS: EMILY’NİN FRANSIZLAR İLE İMTİHANI

Netflix’in geçtiğimiz haftalarda yayınlanan,başrolünde Lilly Collins’in yer aldığı romantik komedi dizisi Emily in Paris, Fransız eleştirmenlerin oklarına hedef oldu. Fransızları oldukça klişe bir stereotipe sığdıran dizi, Paris’i de sadece moda, romantizm ve kruvasan şehri olarak göstermesinden ötürü Fransız eleştirmenleri kızdırdı.

Darren Star’ın yaratıcısı olduğu dizi; şık kıyafetler, göz alıcı mekanlar ve inanılmaz derecede çekici yıldızlarla dolu. Ancak bu gözalıcılık, dizinin eleştiri oklarından kaçmasına engel olamadı.

Sex and the City’nin yaratıcısı Darren Star, şimdiden ikonik olma sözü veren yeni bir diziyle geri dönüyor. Emily in Paris, bir pazarlama ajansını modernize etmek için Fransa’ya taşınan genç bir Amerikalının hikayesi. Karaktere hayat veren Lily Collins, sürpriz bir şekilde Chicago’dan taşınarak dilini ve kültürünü hiç bilmediği bir şehre taşınıyor.

Emily dilini,yaşam tarzını bilmediği bir yere;arkadaşları ve ailesinin yanında olmadığı bir yere gidiyor.Diziyi izlediğimde,farklı bir ülkeye gidersem ben nasıl olurdum diye de düşünüyor insan..

Tabiki Emiy ilk zamanlarda yalnızlık çekse de,bir gün gezerken İngilizce konuşan birisine rastlıyor ve kendisiyle arkadaş oluyor.Ashley ve Emily dizi boyunca birbirine destek olan arkadaşlar haline geliyor.

Küçük bir Fransız yayınevi olan Exils’in sahibi ve yöneticisi olan 65 yaşındaki Philippe Thureau-Dangin, “Klişeler o kadar çok ve yoğun ki, abartıldıklarında komik hale gelen küçük hikayelerden oluşan bir koleksiyon gibi yığılıyorlar. Belki de dizinin yaratıcıları Molière’i taklit etmeye çalışıyor. Molière ayrıca abartır ve komiklik için imkansız durumlar yaratırdı.” diyor diziye olumsuz bakmamaya çalışarak.

Zaten dizide de Fransız bir tasarımcı Emily’e “ringarde” diyerek tarzını ve tavrını aşağılarcasına demode, hatta tonlamasına bakarsak varoş gibi bir kelime sarf ediyor.

Emily Paris’te ki günlerini geçirirken,yalnızlığını biraz da olsa azaltmak için instagram hesabı açmıştı.Buradaki paylaşımlarıyla takipçileri gittikçe artıyordu.Hatta bu popüleritesi çalıştığı şirkette işine de yaramıştı. Dizinin en çok eleştirilen taraflarından biri de, hemen herkesin Instagram’da paylaştığı basit fotoğraflarla Emily’nin bir anda binlerce takipçi ve beğeni kazanıp, influencer olmasıydı.

Buradan itibaren biraz spoiler veriyor olabiliriz. Aman dikkat…

Dizide Emily’nin Paris’e, bu ajansa çalışmaya gelmesinin asıl amacı işlere “Amerikan Bakış Açısı” getirmek. Şirket çalışanlarından biri olan Luc Emily’nin bu söylemi karşısında Fransızların sosyal medyada uzman olduğunu söylüyor.

Instagram’da en çok takip edilen etiketlerden birinin #howtobeparisian olduğunu göz önünde bulundurursak çok da haksız olmayabilir. Seksi, sade ve monokrom…

Dizi de çok şaşırdığım bir olay:Parfüm kampanyası için Alexandre III köprüsünün karşısına geçen zayıf sarışın Sırp modelin reklam çekimi.

Emily’in dizide ki ünlü Fransız modacının defilesinde giydiği elbise

Giydiği koku dışında çıplak. #MeToo hareketinin son derece farkında olan Emily, kampanyanın cinsiyetçiliğine karşı çıkıyor.

Emily’nin kadın patronu tarafından desteklenen Fransız parfümcü ise buna daha çok “seksi” diyor.

Bu da Fransa’yı 20-30 yıl öncesinde kalmakla ve hala seksist reklamlar yapmakla suçlar bir sahne aslında. Fransızlar buna hayli sinirlenmiş görünüyor.

Emily’in anlaşmakta zorlandığı kadın patronu Sylvie

Le Parisien “Daha ziyade, gerçeklikle bağlantısı kesilmiş ve bir kez daha sermayemizin temsilinin Amerikan çarpıtmasını vurgulayan fantastik bir vizyonun sonucu gibi görünüyor.” diyor dizi için.

Eleştiriler aslında Emily’i canlandıran Lily Collins’e dokunmasa da bir röportajında yaratıcıyı ve diziyi savunuyor. Tele Loirsis ile yaptığı röportajda Yaratıcı Darren Star, yazar ekibinin eşlik ettiği bölümlerin çoğunu Paris’te yaşarken yazdı. Bunlar onların deneyimleri veya Paris’teki arkadaşlarından duydukları şeyler.” diyor.

Bazı kullanıcılar ise şöyle diyor:”Fransızları karikatürize etmeseydi harika olabilecek bir dizi. Bu seride Fransızlar kibirli, kirli, tembel, acımasız… Ama neyse ki bu Amerikalı genç kız bize hayatı nasıl yaşamamız gerektiğini göstermek için geliyor. Gerçekten içler acısı, Fransız aktörlerin neden bu dizide oynamayı kabul ettiklerini merak ediyorum.”

Klişelikle adlandırılan dizi de tabiki aşk olmazsa olmaz..Emily,komşusu Gabriel’den hoşlanmaya başlamıştır.Fakat ufak bir problem vardır…Gabriel,o sırada arkada olduğu sarışın güzelin erkek arkadaşıdır..

Tabiki dizi hakkında sadece olumsuz yorumlar değil,olumlu yorumlar da var.

Benim açımdan Emily in Paris dizisi,şuan yaşanılan pandemi sürecinde biraz daha neşelenmemizi sağlayan akıcı diziler arasında yer alıyor. Mükemmel diyemiyoruz fakat neşelenmek istiyorsanız,hayatın zorluklarını biraz da olsa düşünmek istemiyorsanız izleyin diyoruz.

Allocine yazarlarından biri ise; “Birçok Fransız klişelere karşı öfkeli ama aslında başkaları hakkında ön yargıları olan ilk kişiler de biziz. Sakin olun, bu sadece bir dizi ortada çok kötü bir şey yok. Ben oldukça eğlenceli buldum.” dedi.

Emily ve Gabriel’in kız arkadaşı

 

Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.

Like
Like Love Haha Wow Sad Angry
Tags:
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments