Merhaba sevgili kitapseverler, Bugün sizlerle beraber İskender Pala’nın Akşam Yıldızı adlı eserini inceleyeceğiz.
İSKENDER PALA
1958 uşak doğumlu İskender Pala İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdi. Divan Edebiyatı dalında doktor, doçent ve profesor oldu. Divan edebiyatının halk kitlelerince yeniden sevilip anlaşılabilmesi için klasik şiirden ilham alan makaleler , denemeler, hikayeler ve gazete yazılar yazdı.2013 yılı Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü’ne edebiyat dalında layık görüldü. Bülbülün Kırk Şarkısı adlı kitabını ömrünün en güzel çabası sayan İskender Pala evli ve üç çocuk babası olup İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyesidir.
KİTAP İNCELEMESİ
İskender Pala hayranıyım. Her kitabı beni farklı diyarlara sürükler. Bu kitabı da aynı şekilde farklı bir tat bıraktı damağımda. Beni alıp götürdü diyar diyar uzaklara. Bu bir Göbeklitepe romanı ama öyle bildiğiniz gibi değil. Çira, Sarıca, bir parmak, bir tırnak…Neydi bunların hikayeleri. Bunları birbiriyle buluşturan ve bir eden. O kadar muazzam cümlelerle işliyor ki kitabını İskender Pala hayran olmamak, hayran kalmamak elde değil. Betimlemeleri karakterlerin özellikleri o kadar ince ve kuvvetli işlenmiş ki romanın içine girip o anı yaşıyorsunuz. Sanki uzaktan olayları izliyor gibisiniz bir o kadar canlı. Daha önce Göbeklitepe hakkında hiçbir hikaye okumamış veya dinlememiştim. Göbeklitepe ile İskender Pala sayesinde tanıştım. İnsanların çiftçiliğe geçme dönemi anlatılıyor. İlkel dönemden yerleşik hayata geçme, çiftçilik yaparak geçimini sağlama, ve bunların sonucunda insanlığın yıllardır süregelen savaşları…
Şöyle söyler İskender Pala, insanlar birbirlerini öldürmeden birbirlerine zarar vermeden evlerine buğday götüremez miydi hakikaten. Bunu her zaman ben de merak ederim. Bir ekmek bir toprak bir yemek için nedir bu savaşımız…
Keyifli okumalar.
LEYLA AÇIKGÖZ
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.