II. Dünya Savaşına kadar Hollanda Doğu Hint Adaları olarak bilinen Endonezya, 17 Ağustos 1945 tarihinde bağımsızlığını elde etmiştir. 4 yıl bağımsızlıklarını tanımayan Hollanda ile mücadele eden Endonezya, Ağustos
1950 tarihinden itibaren Endonezya Cumhuriyeti olarak tanınmış ve bugüne dek gelmiştir.
ÜLKELERİN GELENEKLERİ 5 / ENDONEZYA
Endonezya halkı da tıpkı toprakları gibi, 13.487 tane adada yaşayan, 400 kusur farklı ırk olarak bölünmüştür.
Yaklaşık 200 çeşit dil ve lehçe konuşan Endonezya halkı, oldukça karmaşık bir çeşitliliğe sahiptir. 100 kişiden oluşan
ırklar mevcut iken 30.000.000 nüfusu ırklar da mevcuttur. Olağanüstü bir çeşitliliğe sahip olmasına ve bölgesel eşitsizliklerin son derece bariz olmasına rağmen, Endonezya kültürel kimliği bütüncül ve karakteristiktir.
Endonezya halkı, İslam‘ı 13. yüzyılda Müslüman tüccarların çabalarıyla tanımış. Yüzyıllarca işgali altında kaldıkları, korkunç katliamlarına maruz kaldıkları Hollanda‘dan eser anlamında adeta hiçbir iz kalmamış. Hepsini silmişler…
Endonezyalı bayanlar, karşılaştıklarında erkek arkadaşlarının ya da büyüklerinin elini öpüyorlar.
Son derece sabırlı ve nazik insan Endonezyalılar. Aynı zamanda da müsamahakârlar. Dolayısıyla trafik kazası ve kavganın çok nadir görüldüğü söyleniyor.
Türklerin aceleciliğini anlamakta güçlük çektikleri belirtiliyor. Ve Türklerden en çok işittikleri kelimenin “acele acele” olduğu söyleniyor. Yüksek sesle konuşmanın ayıp sayıldığı Endonezya‘da geleneklere aykırı söz de hakaret olarak algılanıyormuş.
Bir şey alırken ya da verirken mutlaka sağ eli kullanıyorlarmış zira sol el kirli olarak kabul ediliyormuş.
Masaj yöntemiyle tedavinin yaygın olduğu söyleniyor. Öyle ki Endonezya‘da ” bir insanın yapacağı herhangi bir mesleği yoksa en azından masaj yapan biri olabileceği anlayışı” mevcutmuş.
Çok büyük nüfusuna rağmen Endonezya, el değmemiş doğa alanlarıyla dünyanın en büyük ikinci biyoçeşitliliğine ev sahipliği yapar. Çok zengin doğal kaynaklarına rağmen günümüz Endonezya’sında fakirlik yaygındır.
Güneydoğu Asya ile Okyanusya arasında konumlanan Endonezya’da ülke mutfağı ülkenin coğrafi konumu ile farklı etnik köken, dini inanış ve kültürel yapıdan gelen yerel halkı nedeniyle çeşitlilik gösteriyor. Endonezya mutfağında ağırlıklı olarak pirinç hakim.
Deniz ürünleri ve et ürünleri de pirincin yanında sıklıkla tüketilen ana besin grupları. Nüfusun önemli bir bölümünün geçim sıkıntısı yaşadığı ülkede evde yemek pişirme oranı bir hayli düşük. Birçok kişi sokaklarda satılan tezgahlarda karnını doyurmayı tercih ediyor.
Geleneklerin en çarpıcıları ise, ölümle ilgili olanlar. Torajalılar ölümle son derece barışık olarak yaşıyorlar. Hıristiyanlığın tüm yasaklarına rağmen, onları öyle hemen gömmüyorlar; bir tür mumyalama ile çürüyüp kokmayacak hale getirip bir süre daha evlerinde ölüleriyle birlikte yaşamaya devam ediyorlar.
Bu yöntemle içleri boşaltılan bedenlerin dış görüntüleri hiç bozulmadığı için, ölüler yaşamdaki gibi giydirilip evin bir köşesine, genellikle de karıkocanın yatak odasına oturtuluyor. Son yıllarda Hıristiyanlığın da etkisiyle bazı zengin köylerde artık herkesin ölüsünün kendi evinde durması yerine, tüm köyün ölülerinin bir arada bir “ölü evi”nde durması yöntemi uygulanıyor. Bu ölüler bekletiliyor çünkü ölenin ruhunun göklere yükselip huzurlu bir başka boyuta geçtiğine dair güçlü bir inanç var.
Endonezya’da yemek kültürü nasıl?
Endonezya’da çorbanızı kendiniz hazırlıyorsunuz. Masaya kâse içerisinde gelen malzemeleri de kendini seçerek sipariş verebilirsiniz. Kâse içerisinde malzemelerle beraber bir de tavuk suyu getiriliyor. Farklı ve özel bir karışım olan bu suyu istediğiniz kadar tabağınıza koyarak afiyetle sıcacık çorbanızı içebilirsiniz. Hem doyurucu hem de içerisindeki malzemeler ile lezzetli bir öğün olacaktır.
Endonezya’nın sabah kahvaltısı meyve olmadan geçmiyor. Mutlaka buranın tropikal meyvelerini sabah kahvaltısında sofrada görüyorsunuz. Herkesin damak tadına uygun bir kahvaltı sofrası otellerde olduğu gibi restoranlarda da bulunuyor. Bizim mutfağımızdaki mücvere benzeyen bir sebze kızartması bulunuyor. Çay servisi de bizim ülkemizdekinden çok farklı olarak yapılıyor. Çayın içerisinde birbirinden şifalı malzemeler konuluyor. Bu malzemeleri de kendiniz seçebiliyorsunuz.
Halkın % 50’si köylerde yaşar. Kıyı bölgelerinde yaşayan halk ile iç kesimlerde yaşayanlar arasında hayat tarzı ve kültür farklılıkları oldukça fazladır. Halk güzel evler yapmaya düşkünlükleri ile meşhurdur. Yaptıkları evler iklim ve imkânlar icâbı, daha ziyade kazıklar üzerine kurulmuş, çatıları çok dik, genellikle bambudan yapılmıştır.
Temel gıda maddeleri pirinç olmasına rağmen, bazı fakir bölgelerde mısır ve manyok bitkilerinin pirinç yerine ikâme olduğu görülmektedir. Erkek ve kadınlar gelenek halinde olan, kain veya sarong adı verilen, vücuda sarılan elbiselere bürünürler. El sanatları, özellikle kumaş dokuma ve işleme yönünde çok yaygındır. Batik denilen egzotik renk ve desenli kumaşlar en fazla işlenen el sanatı ürünleridir.
Endonezya Güneydoğu Asya’nın kavimler kapısı gibidir. Buraya Çinliler az sayıda ama yoğun kültürel etkileriyle yerleşmişlerdir. Hindistan yarımadasından gelen insan azdır ama etkisi oldukça fazladır.
Tabii bir zamanlar Müslüman Araplar da burada bulunuyordu. Endonezya kendisi de zaten karışık insanlar ve inançlar barındıran bir ada ülkesidir.
Ama Endonezyalılar, özellikle Balililer, gelen bütün etkileri kendilerine göre uydurarak ve yumuşatarak aldılar. O nedenle Budist Endonezyalı sığır, Müslüman Endonezyalı da domuz yerken görülebilir.
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.