Değerli Gossive okuyucuları, bu yazımızda Türk Efsanelerinden Cem Karaca’yı, hayatını ve bizlere bıraktığı bu ölümsüz eserleri sizin için derledik. Keyifli okumalar..
ALTIN SES: CEM KARACA
“Cem Karaca, 5 Nisan 1945’te, İstanbul’da, Toto (İrma Felegyan) ve Mehmet Karaca çiftinin oğlu olarak dünyaya geldi ve ailesi ona “Muhtar Cem Karaca” adını verdi. Annesi Toto Hanım Ermeni, Babası Mehmet Bey ise, Azerbaycan asıllı idi ve Türkiye’de İran vatandaşı olarak yaşıyorlardı. Oğulları Cem dünyaya geldikten sonra ise, Türk vatandaşlığına geçtiler.
Cem Karaca, huzurlu bir evde sanatla iç içe büyüdü. Annesi, oğlunun müziğe olan yatkınlığını fark ettiğinde Cem henüz 6 yaşındaydı. Müziği seviyordu ama çocuk aklıyla büyüyünce doktor ya da mühendis olmak istiyordu. Ancak annesinin teyzesi Rosa Felegyan, ona piyano notalarını ve nağmelerini öğretmeye başladığında, tüm benliğini notalara teslim ettiğinden habersiz, büyümekte olan bir çocuktu…”
“Profesyonel müzik hayatının ilk dönemlerinde Rock n Roll tarzı çalışmalarıyla bilinen Cem Karaca 1963 senesine doğru “Dinamitler” adı altında arkadaşları ile kurduğu grupla sahne almaya başladı. Aynı sene “Dinamitler” grubunun dağılmasının ardından “Bekledikleriniz” ile geri döndü. Bir iki ay süren “Bekledikleriniz” grubunu Gökçen Kaynatan’ın grubu izledi. Gökçen Kaynatan’ın grubuyla müzik hayatını sürdüren Cem Karaca, gruptan ayrıldıktan sonra bir süre tiyatro ile ilgilendi. Müzikten kopmak istemeyen Cem Karaca 1964 yılında “Cem Karaca – Jaguarlar” grubunu kurdu. 1967 – 1969 yılları arasında Apaşlar grubu, Hürriyet gazetesinin düzenlediği altın mikrofon yarışmasında ikinci olarak büyük bir başarıya imza attı. Apaşlar’ı Kardaşlar grubu izledi. Kardaşlar Dadaloğlu çalışmasıyla büyük başarı elde etti. Kardaşlar grubundan ayrılan Karaca, Moğollar grubu ile çalışmalarını sürdürdü. Moğollar grubunun dağılması Cem Karaca’nın Dervişan grubunu kurmasına yol açtı.
Grup politik – rock ve progressive rock çalışmalarıyla biliniyordu ve Cem Karaca tam anlamıyla ilk stüdyo albümü; “Yoksulluk Kader Olamaz”ı Dervişan ile çıkardı. Edirdahan grubunun çalışmaları ardından Almanya’ya gidip 1987 yılına kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Gurbet acısı Cem Karaca’nın bu dönemdeki en iyi albümünü Almanca dilinde çıkarmasına yol açtı. Yurda geri döndükten sonra 1990 ve 1992 yıllarında Yiyin Efendiler ve Nerede Kalmıştık albümleriyle müzik hayatını sürdürdü. 1997 yılında Ağır Roman’ın film müziği “Resimdeki Gözyaşları” Cem Karaca’yı yeniden popular yaptı. 1999 yılında “Bindik Bir Alamete…” albümünü çıkaran Cem Karaca, Kahpe Bizans filmi için 3 parça kaydedip filmde de küçük bir rol aldı. 2000’li yıllarda şiir çalışmaları ve Barış Manço’nun grubu Kurtalan Ekspres ile sahne aldı.”
“Tiyatroya ilk adımını 1961’de oynadığı Hamlet ile attı. Oldukça iddialı bir başlangıçtı doğrusu. Müzik hayatında birinci planda olduğundan, oyunculuk öyle hızlı devam etmedi. Ama bir adım atıyorsa, bu ciddi bir adım oluyordu. 1964’te, Münir Özkul’un oynadığı “General Çöpçatan” oyunu, Cem’in ilk büyük sahne tecrübesiydi.
Askerde de vazgeçmeyecekti müzik ve tiyatrodan. 1965’te, askeriyede Cahit Atay’ın “Pusuda” ve Aziz Nesin’in “Toros Canavarı” oyunlarında oynadı ve aynı zamanda yönetmendi. Ayrıca çeviri de yapıyordu. Aynı dönem İstanbul Tiyatrosu’nda sahnelenen “Anahtarı Bendedir” oyununu, hem Türkçeye çevirmiş hem de oyunda oynamıştı.
Sonra uzunca bir süre tiyatroya ara verdi. 1987’de Almanya’da çıkaracağı “Die Kanaken” Almanca albümünün şarkıları, Kuzey Ren Westfalya Eyalet Tiyatrosu’nda, aynı isimle sahnelendiğinde, Cem de annesi ile birlikte oyuncular arasında olacak; yine Almanya’dayken, Münih Halk Tiyatrosu’nda, Nazım Hikmet’in “Şeyh Bedrettin Destanı” oyununu yönetecekti…
1970’te ise, ilk ve tek başrolü olduğu filmi, Kralların Öfkesi ile beyazperdede seyircisiyle buluştu. Western tarzı bu filmde, Cem, Camgöz adlı bir kovboydu. Maalesef film beklenen başarıyı elde edemedi. O da, beyazperdeyi zirvede bırakması gerektiğini düşünmüş olacak ki, uzaklaştı. 2000’de, Kahpe Bizans’ta Karaca Abdal rolüyle bulundu.
90’larda TV’de birkaç program da sunan Cem Karaca, 1990’da “Bir Milyara Bir Çocuk” dizisinde yer aldı. 2001’de ise, “Yeni Hayat” dizisinin onur konuğuydu.”
12 EYLÜL DÖNEMİ, ALMANYA’YA GİDİŞİ VE DÖNÜŞÜ
“Cem Karaca, Dervişan sonrası çoğu Kurtalan Ekspres‘ten olmak üzere bir müzik grubu kurdu. Adını da Türkiye’nin iki ucu olan Edirne ve Ardahan’dan esinlenerek Edirdahan koydu. Ancak grup 20 gün sonra Kurtalan Ekspres elemanlarının eski gruplarına dönmesiyle eleman değişikliğine uğradı. 1978’de Cem Karaca, Edirdahan ile kaydettiği ilk ve son teklisi Safinaz’ı yayınladı. Bu plak Türkiye’de daha önce hiç görülmemiş olan 18 dakikalık bir rock operaydı. Safinaz adlı bir kızın kötü yola düşmesini anlatıyordu. Teklinin diğer şarkıları da Ahmed Arif ve Nazım Hikmet şiirlerinin besteleriydi. Cem Karaca, 1979’da Londra’daki dünyaca ünlü Rainbow Arena’da konser verme başarısı gösterdi.
1979’da grup dağıldı, Cem Karaca da uzun yıllar sonra ilk kez yanında bir grup olmadan solo olarak çalışmaya başladı. Bu dönemde ayrıca Almanya’ya taşındı. Çoğu Nazım Hikmet şiirlerinin besteleri olan Hasret albümünü yayınladı. Mart 1980’de Sıkıyönetim Mahkemesi’nde Karaca’nın “1 Mayıs” plağı “komünizm propagandası” nedeni ile yargılanmaya başladı. Bu davada şarkıcı Cem Karaca, şarkının bestekârı Sarper Özsan ve plak şirketi sahibi Ali Avaz da suçlanıyordu. Cem Karaca, bu dönemde Avrupa turnesine başlamıştı. Dava başladıktan kısa bir süre sonra da babası Mehmet Karaca’yı kaybetti. Cem Karaca, babasının cenaze törenine katılamadı.
12 Eylül Darbesi sonrası Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından Melike Demirağ, Selda Bağcan, Şanar Yurdatapan ve Sema Poyraz ile birlikte Cem Karaca da yurda çağrıldı. 13 Mart 1981’e kadar süre tanındı. Bonn’da yaşayan Cem Karaca, yurda dönmek için ek süre istedi. 15 Temmuz 1982’ye kadar Cem Karaca’nın süresi uzatıldı ancak Karaca, Türkiye’ye dönmeyeceğini belirtti ve süresi dolduktan sonra ise 6 Ocak 1983’te Yılmaz Güney ile aynı gün Türk vatandaşlığından çıkarıldı.
Cem Karaca, bir yandan da müzik hayatına devam etti. Almanya’daki müzisyen arkadaşı Fehiman Uğurdemir ile birlikte 1982’de Bekle Beni albümünü yayınladı. Bu albümdeki “Oğluma”, “Alamanya Berbadı” ve “Bekle Beni” gibi şarkılar Karaca’nın ülkesine duyduğu özlemi göstermekteydi. Bu albüm Karaca’nın vatandaşlıktan çıkarıldığı için medyada yer alamamasından dolayı çok fazla bilinmedi. 1984’te ise bir şarkısı dışında tüm şarkıları Almanca olan Die Kanaken albümünü yayınladı. Bu albüm Alman oyun yazarları Henry Böseke ve Martin Burkert tarafından göçmen Türkler’in Almanya’da yaşadıkları zorlukları anlatmaktaydı. Ayrıca albüm bir tiyatro oyununa da çevrildi. Karaca, albüm yayınlandıktan sonra Alman televizyonlarında albümün adı olan Die Kanaken olarak sahne aldı ve albümü tanıttı.
1985’te Karaca, arkadaşı Mehmet Barı aracılığıyla Başbakan Turgut Özal ile görüşerek, ülkeye geri dönme isteğini bildirdi ve Münih’e gelen Özal ile konuştu. Özal’ın olumlu yanıt vermesi ile hukuki işlemler başlatıldı. Yılsonunda vatandaşlıktan çıkarılmasına sebep olan davadan beraat etti. 1987’de de hakkında verilen gıyabi tutuklama kararı kaldırıldı. 29 Haziran 1987’de Cem Karaca, Türkiye’ye döndü. Aynı yıl Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar albümünü çıkardı. Bu albüm o senenin en çok satan albümlerinden biri oldu. 1988’de bu albümü Töre takip etti. Bu albüm sonrası Cem Karaca, yasaklı olduğu TRT ekranlarına da çıkmaya başladı.”
8 Şubat 2004 sabahında, solunum ve kalp yetmezliğine bağlı olarak ağır bir kalp krizi geçirdi. Uygulanan tüm müdahalelere rağmen kaldırıldığı Bakırköy Acıbadem Hastanesi’nde 58 yaşında hayata gözlerini yumdu. Hastane tarafından yapılan açıklamada Karaca’nın ölüm sebebi kalp ve solunum durması olarak belirtildi. 9 Şubat 2004’te ikindi vaktinde Üsküdar Seyyit Ahmet Deresi Camii’nde (İranlılar Mezarlığı) kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda babası ile aynı mezara defnedildi.
Ardından bizlere de bu güzel eserleri bıraktı…
ALBÜMLERİ
1974: Cem Karaca’nın Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar ve Ferdy Klein’a Teşekkürleriyle (Yavuz LP 1006)
1977: Yoksulluk Kader Olamaz (Yavuz LP 1021)
1980: Hasret (Türküola 1289)
1982: Bekle Beni (Türküola)
1984: Die Kanaken (Plane RC 0972-88375/76)
1987: Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar (Emre 569)
1988: Töre (Emre HE 579)
1990: Yiyin Efendiler (Özbir 032)
1992: Nerde Kalmıştık? (Marşandiz 083)
1999:Bindik Bir Alamete… (Major Müzik 21550)
2007:Püsküllü Moruk (Destur 001)
FİLMLERİ VE DİZİLERİ
Kralların Öfkesi (1970)
Kahpe Bizans (1999)
Avcı (2001)
Yeni Hayat (2001)
ÖDÜLLERİNİN BİR KISMI
- 1967: Altın Mikrofon yarışması: Emrah adlı eserin bestesi ile ikincilik ödülü. (Cem Karaca ve Apaşlar)
- 1971: Hey dergisi: Dadaloğlu ile birincilik ödülü. (Cem Karaca ve Kardaşlar)
- 1972: Hey Yılın Müzik Oskarları: “Yılın Erkek Sanatçısı”
- 1974: Hey dergisi: “Yılın Bestesi” – Namus Belası
- 1974: Demokrat İzmir: “Yılın Plağı” – Namus Belası (Cem Karaca ve Moğollar)
- 1975: Hey Yılın Müzik Oskarları: “Yılın Erkek Sanatçısı”
- 1975: Altın Kelebek: Türk Batı Müziğinde “Yılın Erkek Şarkıcısı” ödülü
- 1975: Ses Dergisi: “Yılın Batı Müziği Sanatçısı”
- 1976: TGS İzmir Basın: “Yılın Erkek Sanatçısı”
- 1976: TGS İzmir Basın: “Başarılı Plak” – Kavga (Cem Karaca ve Dervişan)
- 1977: TGS İzmir Basın: “Yılın Topluluğu” – Dervişan
- 1977: TGS İzmir Basın: “Yılın Erkek Sanatçısı”
- 1990: 4. Altın Güvercin şarkı yarışması: “Yorumcu ödülü” – Kahya Yahya
- 1990: 4. Altın Güvercin” şarkı yarışması: “Söz Yazarı Ödülü” – Kahya Yahya
- 1993: Raks, Popsav ve Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği “Türk Pop Müziğinde 35 Yıl”: “Yılın bestesi ödülü” – Namus Belası
- 1995: Bahçelievler Belediyesi: Basın ödülü
- 1999: Avrupa Gençlik Festivali “Kuzey Yıldız”
- 2000: Gazeteci ve Yazarlar Vakfı: Çeyrek asrı aşan gurur tablosu
- 2001: Burç FM: Onur Ödülü
KAYNAKLAR
https://www.haberler.com/cem-karaca/biyografisi/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Cem_Karaca
https://www.ensonhaber.com/biyografi/muzisyen/cem-karaca-kimdir
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız…