TEOMAN’IN 17’SİNİN HİKAYESİ / ERDAL EREN

  • Home
  • Tarih
  • TEOMAN’IN 17’SİNİN HİKAYESİ / ERDAL EREN

Birçok ülkenin siyasi tarihinde dramatik olaylar vardır. Türkiye’nin koyu döneminin en hüzünlü ve dramatik olayı, Erdal Eren’in asılmasıydı. Erdal Eren yargılandığı mahkemede idama mahkum olmuştu.

 

TEOMAN’IN 17’SİNİN HİKAYESİ / ERDAL EREN

İşkencelerle ölümler devam ederken, mahkemelerin verdiği idam kararları da uzamaya başlamıştı.  Alınan idam kararları birkaç ay içerisinde ki yargılamalar sonucu alınıyordu. Buna en somut örnek Erdal Eren’in idamı oldu.

2 Şubat’ta göz altına alınan Erdal Eren, tarihin en hızlı yargılanmasının ardından 19 Mart 1980’de yani, 46 gün sonra idama mahkum edildi. Erdal Eren’in henüz 17 yaşında olması, avukatlarının sundukları deliller ve tanıkların ifadeleri kararın uygulanmasını engelleyemedi.

 

25 Eylül 1964 Şebinkarahisar doğumlu. Babası öğretmendi. 1970’li yılların başında ailesiyle birlikte Ankara’ya yerleşti. Ankara Yapı Meslek Lisesi’nde okuyordu. Devrimci mücadele ile bu yıllarda tanıştı. ANOD (Ankara Ortaöğretimliler Derneği) ve GBK ( Geleceği Birlikte Kurtaralım) ‘liydi.

 

1980 günü Yukarı Ayrancı Hoşdere Caddesi üzerinde yazılamaya çıkan ODTÜ öğrencisi Sinan Suner, polisin müdahalesiyle karşılaşmış ve orada öldürülmüştü. Bunun üzerine içerisinde Erdal Eren’in bulunduğu devrimciler 2 gün sonra, 2 Şubat’ta Sinan Sunar’ın öldüğü yerde anma toplantısı düzenlediler.

”Sinanlar ölmez” sloganı atılırken etrafı askerler sarıyordu. Göstericiler dağılmaya başlamıştı ki silah sesleri duyulmaya başladı. Erdal da geri çekilmişti. Bir apartman bahçesindeydi.

Üzerine doğru gelen jandarma birden sırtından aldığı kurşunla yüzükoyun önüne düşmüştü. Askerler Erdal Eren’in etrafını sardılar. Erin katili olduğunu söylemeye başladılar. 

Erdal Eren’in avukatları ise iki kez itiraz talebi sunmalarına rağmen ikisi de reddedilmişti. Reddedilen talepleri şunlardı: Otopsi raporunda askerin sırtındaki kurşun deliğinin etrafında yanık hanesi bulunduğu belirtiliyordu.

Adli tıbba göre kurşun yarasının etrafında yanık hanesi bulunuyorsa, bu yakın ateş delilidir. Bu bulguların güçlenmesi için yeniden keşif istenmişti.

 

 

Avukatları ise ailesiyle yaptıkları görüşmede; yaşının 1 yaş büyütüldüğünü öğreniyor. Anadolu adetlerine göre çocuklarının yaşını bir an önce askere gidip işini yoluna koyması için biraz büyük yazdırırlar. Bunun üzerine avukatları, kemik yaşının belirlenip ona göre karar verilmesi için başvuru yaptılar. Mahkeme bu başvuruyu reddetmesinin nedenini de şöyle açıkladılar: ”Erdal Eren’in tahsil durumu ve fizyolojik görünümü değerlendirildiğinde 18 yaşını doldurmuş olduğu anlaşılmıştır.”

 

Yargının hızı şaşırtıcıydı. 19 Mart günü yani olayın üzerinden daha 45 gün geçmeden mahkeme kararını verdi: İdam. Ne olay yerinde keşif yapılmış, ne de savunmada dile getirilen kanıtlar üzerinde durulmuştu.

Erdal idam edilmeden 16 saat önce kendisini ziyaret eden gazeteciler Savaş Ay ve Emin Çölaşan’a, “avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşının altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18’den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini, vurduğu söylenen jandarma erine çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını” söyledi. İdam kararı verilen Erdal Eren’in 17 olan yaşı bir gün içinde 18 olarak büyütüldü ve sonrasında hemen idam edildi.

Ağabeyi Erkan Eren, Erdal’ın Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu kaldığı dönemde gördüğü ağır işkencenin izlerine tanık olduğunu dile getirdi. Erdal’ın idam edildiği tarihte yaşının 18’den küçük olduğunu belirten Erkan Eren, infazı radyodan öğrendiklerini ve Erdal’ın kimsesizler mezarına gömülmek istendiğini söyledi.

 

”Ana!.. Neden mi buradayım? Neden mi evimde değilim? Neden istediğim zaman yatıp kalkamıyorum? Niye istediğim kitabı, evdeki kanepeye oturup okuyamıyorum, düşünemiyorum, yazamıyorum? Ne mi arıyorum dört duvar arasında? “O sözler ki kalbimizin üstünde dolu bir tabanca gibi ölüp ölesiye taşırız. O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan, uğruna asılırız.” Baharın, karın altından fışkırdığı bugünlerde içeride olmak, çiçek kokusunu alamamak, geniş yeşilliklerin güzelliğini görememek insanda anlatılması zor bir duyguyu yaratıyor…”

 

Boşver beni
Mühim değilim
Bu O’nun hikayesi
Çok beyazdı, kir tutardı
Ömrü kelebek kadardı
Mektupları şişedeyken
Bir de bakmış deniz yokmuş
Tek başına dans ederken
Mutsuzluktan sarhoşmuş
Daha onyedi, onyedi, onyedi, onyediymiş
Daha onyedi, onyedi, onyedi, onyediymiş
Daha onyedi, onyedi, onyedi, onyediymiş
Oyundan kalkmak isterken
Kağıtlar dağıtılmış
Bu hava boşluğunda
Artık her şey satılıkmış
Trafikte akmayan
Hep onun şeridiyken
Söylediği son şarkı
Elveda Zalim Dünya’ymış
Daha onyedi, onyedi, onyedi, onyediymiş
Daha onyedi, onyedi, onyedi, onyediymiş
Daha onyedi, onyedi, onyedi, onyediymiş

 

Teoman 17 şarkısını akrabası olan Erdal Eren’e yazdığını söylemiştir. CnnTürk’te Erdal Eren ile akrabalığını anlatan Teoman, o zamanlardan beri ailesinde Erdal Eren’in her zaman anıldığını da belirtmişti.

 

Erdal Eren’in ölümünden sonra, bir televizyon röportajında ​​Kenan Evren, “ Mümkün olduğu sürece bir sol eylemci, bir sağ eylemci, iki sol eylemci, iki sağ eylemci astık. (…) O halde bu yeni liderlerin sağı veya solu desteklediğini söyleyemezler..” demiştir.

 

Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.

 

 

 

 

 

 

 

 

Like
Like Love Haha Wow Sad Angry
12
Tags:
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments