Tarihteki Güçlü Kadınlar 3 : Mahpeyker Kösem Sultan

  • Home
  • Tarih
  • Tarihteki Güçlü Kadınlar 3 : Mahpeyker Kösem Sultan

Bu yazımızda Osmanlı’nın çöküş sebeplerinden biri olarak gösterilen, hayatı boyunca tam 5 padişah görmüş, kadınların katılmasının uygun görülmediği Divan toplantılarına bile perde arkasından katılmış olan Haseki Mahpeyker Kösem Valide Sultan’ı inceleyeceğiz.

1590 yılında Bosna’da doğan Anastasya, daha 15 yaşındayken padişah I. Ahmed’in gönlünü kaparak Osmanlı’ya gelin oldu.

Padişahlar, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında eşlerine nikâh kıyıyorlardı. Fakat I. Bayezid’in Timur’a esir düştüğü savaşta, eşini hizmetçi yapmaları sonucu artık Osmanlı’da nikâh âdeti rafa kaldırılmıştı. Bu tarihten çok uzun yıllar sonra sarayda evlilik yapan ilk kişi Kanuni Sultan Süleyman’dı. İlk kez bir padişah cariyeler arasından çıkıp gelen biriyle, yani Hürrem Sultan’la evlenmişti.

Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra nikâh olayına biraz daha sıcak bakılmaya başlandı ama yine de çok yerleşik bir âdet değildi. Fakat tasavvufa yakınlığı ile bilinen I. Ahmed, Allah’ın emirlerini yerine getirmek için eşiyle nikâhlanmak istedi. Bosna Beylerbeyi tarafından saraya takdim edilen, bir Rum papazının kızı olduğu iddia edilen Anastasya’nın güzelliğine tutulan I. Ahmed, ona “Mahpeyker” ismini verdi ve Mahpeyker henüz o yaşta haseki sultan oldu.

 

Haseki sultan oluşundan itibaren yetenekleriyle herkesi kendine hayran bırakan Mahpeyker, saraydakilere öncü olması sebebiyle “Kösem” lakabını aldı.

Pürüzsüz bir cilde sahip olmasının da bu lakaba neden olduğu söylentileri var.

 

 Evliliğinin ilk seneleri I. Ahmed ile dergâhları dolaşarak, huzur içerisinde geçti. Fakat I. Ahmed’in ölümü ile beraber bütün dengeler alt üst oldu… Şimdi tahta kim geçecekti?

I. Ahmed hayattayken Kösem Sultan siyasi işlere pek karışmazdı. Ama eşinin ona olan aşkı sayesinde bir dediği de iki edilmezdi. I. Ahmed henüz hayattayken veraset usulünde Ekberiyet Sistemi’ni getirmişti.

Rivayetlere göre Osmanlı’ya “Ekberiyet Sistemi”nin gelmesini sağlayan kişi Kösem Sultan’dı. Peki neden?

I. Ahmed’in tüm oğulları elbette ki yalnızca Kösem Sultan’dan değildi. Örneğin; II. Osman (Genç Osman), Mahfîrûze Sultan’dan dünyaya gelmişti. Kösem Sultan biliyordu ki; eğer eşi I. Ahmed vefat eder de yerine Genç Osman geçerse; kendisi değil, Mahfîrûze Sultan “Valide Sultan” olacaktı. Bu nedenle kendisi de, âdet gereği, şimdiki İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüsü’nün bulunduğu yerdeki saraya gönderilecekti. Osmanlı Devleti’nde padişahlık babadan oğula geçtiği için, Genç Osman vefat edince de yerine Genç Osman’ın oğlu (ya da üvey kardeş Mehmet) gelecek ve sonuç olarak Kösem Sultan ne valide sultan olabilecek ne de saraya geri dönebilecekti.

Fakat Ekberiyet Sistemi ile beraber artık padişahlık babadan oğula geçmemeye başladı. Değişen veraset usulüne göre; artık hanedanın en yaşlı ve en akıllı üyesi tahta geçecekti. Durum böyle olunca, Kösem Sultan’ın valide sultan olabilme hayalleri de devam edebilecekti.

 Ocak ağalarının yardımını alan Kösem Sultan, I. Ahmed’in akıl hastası kardeşi I. Mustafa’nın tahta çıkmasını sağladı; fakat bu hükümdarlık 96 gün sürdü. Aynı gün tahta Genç Osman çıktı.

Kösem Sultan’ın yeniçerilerle arası çok iyiydi. Hatta bu nedenle bir döneme “Ağalar Saltanatı” da denmişti. Kösem’in öncelikli amacı; ölen eşinin kendinden olmayan oğullarından herhangi birinin tahta çıkmasını engellemekti. Rivayetlere göre; sırf bu yüzden, Ekberiyet Sistemi’ne tezat düştüğü hâlde, akıl hastası birinin tahta çıkması için uğraşmıştı. Fakat bu, elbette ki uzun sürmedi. Artık tahtta Genç Osman vardı ve Mahfîrûze Sultan valide sultan olmuştu.

 Tarihin en iyi padişahlarından Genç Osman’ın yeniçeriler tarafından öldürülmesiyle beraber tahta yine I. Mustafa çıktı. Osmanlı’da tekrar tökezleme dönemleri başlamıştı.

Genç Osman, yeniçeri ocaklarındaki bozulmaların farkındaydı ama bunun için yeterli düzenleme gerçekleştiremeden canından oldu. Genç Osman’ın ölümü tarihe “Haile-i Osmaniye (Haile-i Facia)” olarak geçti. I. Mustafa’nın bu ikinci seferki saltanatı 1 sene kadar sürdü ve sonunda tahttan indirildi.

I. Mustafa’nın tahttan inmesiyle padişahlık, Kösem Sultan’ın 11 yaşındaki oğlu IV. Murat’a geçti. Kösem’in valide sultan olmasıyla, Hürrem Sultan’ın başlattığı “Kadınlar Ağası” dönemi devam etmeye başladı.

Ne demekti “Kadınlar Ağası”? Kadınlar, Hürrem Sultan’a kadar, devlet işlerine karışmamışlardı. Hürrem Sultan’la başlayan bu durum, II. Selim’in eşi ve daha sonraları da Kösem Sultan’la devam etti. Artık kadınlar valide sultan rolü ile padişahın işlerinde söz sahibi oluyorlardı. Bu dönem, Kösem Sultan’ın ölümü ile son bulacaktı.

Kösem Sultan’ın valide sultan olması; “saltanat nâibesi” oluşunun başlangıcı demekti ve kendisine “Büyük Valide Sultan”, “Valide-i Muazzama”, “Sahibet-ül Makam”, “Valide-i Atika”, “Valide-i Kebire” denilmeye başlandı.

Beklenen himaye gücü gelmişti! IV. Murad’ın yaşından faydalanan Kösem Sultan, 8 yıl boyunca devlet işlerini kendisi idare etti.

 

Sonunda bu duruma isyan eden IV. Murad gücünü eline aldı; annesi ve ocak zorbalarının karşısına dikildi. Fakat o da bir süre sonra vefat etti. İddialara göre Kösem, bu ölüme sevinmişti…

IV. Murad, annesinin himayesinden kurtulduğu dönemden öldüğü güne dek, Osmanlı Devleti’nin hatırı sayılır padişahlarından biri oldu.

IV. Murad’ın ölümüyle tahta, 8 yaşındaki kardeşi I. İbrahim geçti. Kösem Sultan böylece 8.5 sene daha devlet işlerini yönetti.

Kimi tarihçilere göre; IV. Murad, kardeşleri Süleyman ve Kasım’ı katlettirmişti. Kösem Sultan, oğlu I. İbrahim’i “iktidar hırsından yoksun” gerekçesiyle kurtarmıştı. Bu nedenledir ki; I. İbrahim son 3 senesini ölüm korkusuyla geçirmiş; hatta IV. Murad vefat edip de tahta çıkacağını söylendiğinde inanmamış, bunun bir oyun olduğunu düşünmüş; hatta ve hatta IV. Murad’ın cesedini gördüğünde dahi bunun bile oyunun bir parçası olduğunu sanmıştı.

Kösem’in, neslinin devamı için İbrahim’e sürekli kadınlar sunması nedeniyle saraydaki cariyeler ve hasekiler sürekli artmış, bu da hazineye yük olmuştu. Cariyeler arasında nüfuz tartışmaları da başlayınca, birçoğu Kösem Sultan’a cephe aldı. Bunlardan özellikle “Şekerpare” isimli cariyenin Kösem Sultan’dan şiddetli bir dayak yediği söylenir. Zaten sarayda yalnızca kadınlar değil, erkekler bile karşısında korkudan titrerdi.

İbrahim’in ruh hâlinin düzelmesi ve erkek evlâda sahip olabilmesi için saraya birçok hoca çağırıldı. Bunlardan özellikle “Cinci Hoca” lakaplı Mehmet Efendi’nin İbrahim’e iyi geldiği söylendi. Mehmet Efendi’nin ünü o denli yayılmıştı ki, artık sarayda söz sahibi olmaya başlamıştı. Cinci Hoca öldürüldüğünde zengin hazinesi halka dağıtıldı ve bu paraya halk arasında uzun süre “Cinci Hoca akçesi” dendi.

Bir süre sonra İbrahim de annesini dinlememeye başladı. Bunun üzerine Kösem Sultan, önce oğlunun adını sarayda “Deli İbrahim”e çıkardı, ardından boğdurttu!

Rivayetlere göre; I. İbrahim’in ruh hâli çok iyi değildi ama yine de “deli” denilecek kadar büyük bir ruhsal problemi yoktu. İbrahim’in kendisine karşı çıktığını gören Kösem Sultan, İbrahim’in iktidardaki yetkisini azaltmak için sarayda bu söylentiyi yaymıştı.

Orada burada “Kösem Sultan evlat katiliydi!” diye duyarsanız, şaşırmayın. İddilara göre; oğlunu tahttan indiren Kösem Sultan, onu, pencereleri duvarla örülmüş bir odaya kapattı. 10 gün buradan dışarı çıkamayan İbrahim’in odasına bir gün, Evliya Çelebi’nin ifadesiyle “Neûzu b’illah yüzünde bir zerre nûr kalmayan cellâdbaşı Kara Ali” girdi ve İbrahim orada son nefesini verdi.

I. İbrahim’in ölümü üzerine Kösem Sultan, 7 yaşındaki torunu IV. Mehmed’in tahta çıkmasını sağladı. Böyle olunca devlet işleri, yine onun elinde olacaktı. Fakat işler umduğu gibi gitmedi.

IV. Mehmed’in annesi Hatice Turhan Sultan, valide sultanlık makamını kötüye kullanmayan, hatta aksine tamamen hayır işleri için kullanan bir kadındı. Kösem Sultan’ın oğluna karışmasını engellemeye çalışıyor, Mehmed’e iyi tavsiyelerde bulunuyordu. Kösem Sultan saf dışı kalmış durumdaydı. Evlat katili olduğu söylenen bir kadın, torununa acır mıydı?,

Cerrahbaşı ile konuşan Kösem, sünnet işlemi sırasında, Mehmed’in kan kaybından ölmesini istediğini söyledi. Kimse Kösem’den şüphelenmeden, önündeki engelden kurtulacaktı.

II. Mehmed ölünce, torunu Şehzade Süleyman’ı tahta çıkaracaktı. Cerrahbaşı, Kösem’in dediğini uyguladıysa da, sarayda bulunan doktorlar güç bela Mehmed’i kurtardılar.

 İlk komplosu suya düşen Kösem, bu sefer Mehmed’i zehirleyerek öldürmeye karar verdi. Bu plan da başarısız olursa, yeniçerileri devreye sokacaktı.

 Oğluna yapılan hain planlardan haberdar olan Hatice Turhan Sultan, saray içerisinde Kösem Sultan’dan hazzetmeyen kişileri bir araya toplayarak ölüm emrini verdi!

1651 senesinin 2 Eylül’ü 3 Eylül’e bağlayan gecesiydi. Hemen hareket etmezlerse, Kösem Sultan durumu haber alıp yeniçerileri üzerlerine salabilirdi. Kösem o sırada odasında yeniçeri ağalarını bekliyordu. Gelen grup yine silahlıydı ama düşündüğünden çok daha farklı birileriydi.

 Kösem Sultan sesleri duyunca gizli odalara saklanmaya başladı. Oradan oraya geçiyor, can havliyle kaçıyordu. Ve yakalandı!

 

 Kösem Sultan’ın parmaklarını kırıp kulaklarını yırttılar. Hatta İbrahim’i boğarak öldürttüğü gibi, kendisi de boğularak öldürüldü. Hem de bir perde ipi ile…

Kabri, Sultanahmet’teki 1. Ahmed Türbesi’ne nakledilen Kösem Sultan, Osmanlı tarihinde öldürülen ilk valide sultandı. Hatta ilk olmakla kalmadı; bir daha tarih boyunca hiçbir valide sultan öldürülmedi. Bu ölümünden sonra Kösem Sultan hakkında “Valide-i Maktule” ve sevenleri tarafından “Valide-i Şehide” isimleri zikredildi. İnanılmaz büyüklükteki hazinesi de devlet hazinesine nakledildi.

Kösem Sultan’ın ölümü ile başlayan kan dökülmesi, onunla iş birliği yapan yeniçeri ağaları ve saraydaki işbirlikçilerinin de öldürülmesiyle devam etti. Artık Osmanlı’da bambaşka bir dönem başlıyordu. Kösem Sultan’ın ölümü ile kadınların devlet işlerine karışması, padişah üzerinde etki oluşturması yasaklandı. Diğer bir tabirle “Kadınlar Ağası” dönemi kapandı. Bu görev, padişahın sadık adamlarına devredildi.

 Bu kadar seveninin oluşmasına sebep; sürekli yaptığı hayır işleriydi.

Kösem Sultan’ı Osmanlı’nın başına gelen en kötü şeylerden biri olarak görenlerin yanında, çok şefkatli ve çok iyi bir insan olduğunu söyleyenler de var. Bunun en büyük nedeni, yaptığı hayır işleri. Çevresindeki fakirlere öyle yardım ederdi ki, bir daha kimseye muhtaç olmazlardı. Her sene Recep ayında kılık değiştirip hapishaneleri ziyaret eder, borç yüzünden hapse düşmüş olanların borçlarını ödeyerek onları özgürlüğüne kavuştururdu. Bir tek katil olmak suçundan hapis yatanlara yardım eli uzatmazdı.
Üsküdar’daki Çinili Cami, Boğaziçi’ndeki Anadolu Kavağı, Sultan Selim civarındaki Valide Medresesi Mescidi’ni Kösem Sultan yaptırdı.

 

 

Diğer tarih yazılarımızı okumak için tıklayınız.

Like
Like Love Haha Wow Sad Angry
6
Tags:
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments