Türklerin Şamanizm ’den, İslamiyet’e geçmesinin ardından uzun yıllar geçmesine rağmen toplumumuzda hala etkileri görülmekte, bilinçli veya bilinçsiz olarak bu gelenekler yaşatılmaktadır. Günlük yaşamımızda bizlerin de yaptığı kökeninin nerden geldiği ve yapılış amacının ne olduğu bilinmeyen, birçok inanışın temeli Şaman geleneğinden gelmektedir.
Hepinizin şaşıracağı bu da mı Şamanizm ’den kalma diyeceğiniz adetlere göz atalım;
Şamanlarda bilge kişinin eli öpülür, ona biat edilmiş, saygı gösterilmiş olurdu. Bu davranış Osmanlı Devleti’nde padişahların tahta çıkarken yaptığı cülus töreni ve büyüklerin elinin öpülmesiyle devam etmektedir.
Kötü ruh Al-Bastı’ nın kovulması için lohusa kadına ve gelinlere kırmızı kurdele bağlama, istenmeyen bir olay duyulduğunda veya kötülüklerden korunmak için tahtaya üç kez vurma davranışı da kötü ruhların duymasını engellemek için yapılan bir Şaman geleneğidir.
Yeniay’ın yen umutlara vesile olacağı düşünülerek yere diz çökülür ve dileklerde bulunulurdu. Bu inanışta da Türklerin eski dini olan Gök Tanrı’nın etkisi görülmektedir.
Türk toplumunun belli bir kesimi tarafından da hala yapılmakta olan kurşun dökme geleneği ve nazar boncuğu takma da kötü ruhlardan, kötü gözlerden korunmak, etkisini azaltmak için Şamanlar tarafından yapılırdı.
Toplumda ulu kişilerin ölümünden sonra onların mezarlarından medet umma, yatır, türbe gibi yerlerin ziyaretleri de bu inanç sisteminin bir kalıntısıdır.
Eski Türklerde mezarlar gizlenmez, aksine görkemli mezarlar yapılır üzerlerine katıldığı savaş sahneleri bezenir ve öldürdüğü kişi sayısınca balbal dikilirdi. Mezar taşı dikilme geleneğinin İslam Dünyası’nda sadece Anadolu’da görülmesinin sebebi de Şamanizm ’den gelmektedir.
Tanrıça Umay’ın simgesi olan bolluk, bereketi temsili kuş figürüdür. Şamanlar belli günlerde Tanrı’dan istekleri olduğu zaman ıssız bir yere çekilir, isteklerini çizerler veya taşlarla resmedip üzerine bir kuş sembolü koyarlardı. Günümüzde de bu inanış, Hıdırellez günü yapılan ritüellerde kendini gösterir.
Şamanların yaptıkları ayinlerde olmazsa olmazları kopuz ve müziktir. Bu inanışın şuan ki yaşanış şekli ise ilahilerdir.
Ağacı yaşamın sembolü olarak görüp dileklerini onlara çaput bağlayarak dilemeleri âdeti de bizler tarafından hala yaşatılmaktadır. Bu davranışın altında yatan doğadaki her varlığın bir ruhu olduğu inancıdır.
Bir başka Şaman inancına göre köpeğin uluması, kötü ruhların gelişinin, kötü bir olayın yaşanacağının habercisi olma düşüncesi hala kabul görmektedir.
Suyun kutsal olma inancından ötürü gidenin ardından su dökme, su içerken başı elle desteklemek –aklımız başımızdan gitmesin- Şamanların bize mirasıdır.
Eski Türk inanışlarına göre ruh bedeni 40 günde terk etmektedir. 40 sayısının önemi fazladır ki bunu Türk destanlarında, hikâyelerinde, masallarında 40 gün 40 gece düğün, 40 haramiler, 40 satır 40 katır şeklinde görüp okuruz. İslamiyet’te ölümün ardından 40 gün geçince Kuran okunması, bebek doğduktan sonra yapılan Kırklama geleneği de Şaman ve totem esintilerindendir.
Diğer Tarih yazılarını okumak için tıklayınız…