Feodal Ekonomi Tarzı.
Tarihle yakından uzaktan ilgilenen herkesin aşina olduğu feodal yönetim tarzı, Ortaçağ Avrupa’sında etkin biçimde gelişmiş ve dönemin siyasal, sosyal ve ekonomik hayatını şekillendiren temel olgulardan birisini oluşturmuştur. Bu yazımızda sizlere feodal yönetim tarzının ekonomik unsurlarını özetlemeye çalışacağız…
FEODAL EKONOMİ TARZI
Feodal ekonomi tarzını anlamamızı sağlayacak olan en önemli terim rant kavramıdır. Rantın ancak kıt faktörden sağlanabileceği gerçeği karşısında, feodal dönemde emeğin toprağa nazaran çok kıt olduğu da bilinince, feodal rantın ancak emek rant olabileceği anlaşılacaktır. Bu durumda Marx’ın işaret ettiği üzere “feodal senyörün kudreti, diğer bütün hükümdarlar gibi mülklerinin çoğunluğuna değil, adamlarının sayısına ve buda kendi toprakları üzerinde çalışan köylülerin sayısına dayanır”. Aynı doğrultuda yazan Engels’e göre de, feodalitenin özü serfe el koymaktır. Bu durumda feodalitede senyörler arası sürekli mücadelenin hedefi topraklarına el koymanın tersine, serflerine el koymaktır. Çünkü feodal dönemde, üzerinde serf olmayan toprağın herhangi bir değeri yoktur.
Senyörlerin hakları sayılırken en başa “poursuite”(kaçan serfin izlenip, nerede bulunursa bulunsun geri getirilmesi) denilen örfi kanunun konulması ve bunun adeta kutsallaştırılması, feodalitenin kurucu unsurunun rantın bağımlı hale getirilen emek gücünden sağlanması olduğunu göstermektedir. Sonuçta her senyör mümkün olduğu kadar fazla serfe sahip olmaya uğraşmakta, bu nedenle diğerlerinin serflerine el koymaya çalışmakta, buda sanki toprak mücadelesi olarak görülmektedir. Ama boş topraklar için herhangi bir mücadele yoktur.
Feodal rantın mutlak bir eşitlik olduğunu düşünmemek gerekir. Çünkü doğa koşullarına çok fazla bağımlı olunan o dönemde bütün topraklarda hangi önlem alınırsa alınsın aynı verimi almak olanaksızdı. Bu eşitliği “eğilim halinde bir eşitlik” olarak yorumlamak gerekir. Nitekim bunun böyle olduğunu ortaya koyan en iyi kanıtlardan biri, bu tarz işletmelerde tarlaların arasına sınırı belirlemek için çit çekilmemesiydi. Yalnızca işaret taşlarının konulmasıdır. Böylece bir tarla fazla verimli çıkarsa alanı küçültülmekte veya verimsiz çıkarsa büyütülmektedir. Keza bir serf ailesinin nüfusunda azalma veya çoğalma olursa, aynı şekilde taşların belirlediği sınırlarda buna uygun şekilde yer değiştirmektedir.
MALİKÂNE EKONOMİSİ
Malikâne dâhilinde yapılan ekonomik faaliyetler, kâr elde etmek amacıyla yapılmamaktadır. Kapalı aile ekonomisi sisteminin özelliklerini taşıyan malikâne rejiminde üretim, dışarıya satış için yapılmamaktaydı. Sadece dâhili tüketimi karşılamak amacına yönelmişlerdir. Böylece kârın doğmasına sebep olan satış olayı hiçbir zaman ortaya çıkmamıştır. Bu nedenle toprağın veriminin arttırılması bir mesele haline gelmemişti. Bu konu üzerinde de çalışmalar yapmaya gerek duyulmamıştır.
TARIM ARAZİLERİNİN BÖLÜMLERİ
Tipik bir feodal tarımsal işletmenin toprakları üçe ayrılır. Doğrudan senyörün hesabına işlenen tarlaların adı Latincesiyle demesnedir ve efendiye ait anlamına gelmektedir. İkinci bölüm serf tarlalarını(Tenure) yani terra mansinoria veya mansus servi’yi kapsamaktadır. Üçüncü bölüm ise communia veya marca communis adını almakta, orman, çayır, mera gibi alanları kapsamaktadır.
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.