Somut olmayan kültürel miras (SOKÜM)’ın korunmasında nesne merkezli bir bakış açısı yerine, kültürel üretim sürecinin gerçekleşmesinde rol oynayan geleneğe önem verilmiştir. Bir somut olmayan kültürel miras unsuru olarak nazar boncuğu, kökleri şamanizme uzanan nazarla ilgili inanç, uygulama ve sözlü kültür unsurlarının özelleştiği bir nesnedir. Bu inanç ve uygulamalara bağlı olarak özel bir kullanım alanına da sahiptir. Nazar boncuğu, kendine ait şekli, rengi ve yapısı ve ustadan çırağa aktarılan üretim tekniği bakımından da bir geleneğe sahiptir.
NAZAR BONCUĞU / SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS
“Nazar”, Arapça kökenli bir kelime olup, Türkçede “Bakış, bakma, göz atma” anlamına sahip olmasının yanında, “Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala-mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, göz” anlamına da sahiptir ve “kem göz” olarak da adlandırılır (TDK Güncel Türkçe Sözlük). Nazar; bazı insanların bakışlarındaki zararlı gücün bir kişiye, bir hayvana ya da bir nesneye; hastalık, sakatlık, hatta ölüm; nesne üzerinde sakatlanma, kırılma gibi olumsuz bir etki meydana getirmesidir.
Nazar boncuğu, hammaddesi ve üretim teknikleri bakımından cam sanatının geleneksel bir çeşididir. Cam
boncuk üretimi, tarih öncesine uzanan bir geçmişe sahiptir ve hemen hemen dünyanın her yerinde cam boncuk
üretimi ve kullanımının örneklerine rastlanır.
Bugün İzmir’de Görece ve Nazarköy’de devam etmekte olan nazar boncuğu üretimi ise, hammaddesi, yapım tekniği ve ortasında yer alan deliğe bağlı olarak Doğu Akdeniz camcılık geleneğine bağlıdır.
Bu ocaklardan biri de 2012 yılında “Yaşayan İnsan Hazinesi (YİH)” seçilen Mahmut Sür’e ait “Kıvırcık
Boncuk Ocağı”dır. YİH seçilen ustaların belirlenmesinde; ustanın en az on yıldır ustalığını icra ediyor olması, usta-çırak ilişkisi içinde yetişmiş olması, konusunda üstün olması ve ender bir bilgiye sahip olduğu gibi kendisini geliştirme yeteneğine de sahip olması ve yetiştirdiği çıraklar aracılığıyla yeteneği ve bilgisini aktarabilmesi öncelikli olarak belirleyici unsurlardır.
Bu belirleyici unsurlara göre YİH seçilen Mahmut Sür, çocukluk yıllarında nazar boncuğu ocağında çalışmaya başlamış, nazar boncuğu yapımına yıllarını vermiş, çıraklar yetiştirmiş ve nazar boncuğunun yapımından, sunumuna kadar bu geleneği güncelleyebilmiştir.
Mahmut Sür halen aynı ocağı işletmekte ve birlikte çalıştığı kalfa ve çıraklarına geleneksel nazar boncuğu
üretim tekniklerini aktarmaktadır. Bugüne kadar onun ocağında pek çok kalfa çalışmış ve pek çok çırak yetişmiştir.
Bugün ocağında yetişen çırağı ise, Mahmut Sür’ün ustası Necati Şahin’in torunu Mustafa Şahin’dir. Mahmut Sür, bu çırağının ustasının emaneti olduğunu ve ustasına olan borcunu belki bu şekilde ödeyebileceğini söylemektedir. Mahmut Sür, ocağında geleneksel bilgiye dayalı boncuk üretimini çıraklarına aktarırken, kendi geliştirdiği teknikleri de aktarmaktadır.
Bugün İzmir’in kent sembollerinden olan nazar boncuğu aynı zamanda uluslararası alanda Türkiye’nin de sembollerindendir. Bu kültürel arka planıyla önemli bir üretim ve satış alanına sahiptir. Mahmut Sür’ün ürettiği nazar boncukları da bu kültürel endüstride hem yurt içi hem de yurt dışında kendine önemli bir yer edinmiştir.
Onun imal ettiği nazar boncukları Amerika, Brezilya ve Yunanistan’da model olarak kullanılmakta ve Japonya’da “Türk Mavisi” adıyla tanınmaktadır.
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.