Bazı mumyalar, insanlar tarafından bilinçli olarak mumyalanmıştır. Bazıları ise içinde bulundukları doğal koşullar nedeniyle kazara oluşur.
Mumyalama Nasıl Yapılır?
Normal bir mumyalama işleminde sıcak, kuru bir ortamda bekletilen bedenlerin genellikle iki hafta içinde mumyalandığı, kapalı ortamlarda bu sürenin 1-2 ay sürdüğü, ılımlı ortamlarda ise bu sürenin 3 aya kadar çıktığı biliniyor. Bir kişi öldüğünde sindirim enzimleri vücudun içindeki hücreleri parçalamaya başladığı için geri sayım başlamış demektir. Sindirim enzimlerinin çalışması için çoğu durumda sulu bir ortam gerekmektedir. Bu nedenle ceset üzerinden akışkanlar uzaklaştırıldığında bu enzimler sayesinde olan bozulma da yavaşlar.
Mısır’da bulunan mumyaların en eskileri doğal yollarla oluşmuştur. Eski Mısır’da insanlar öldükten sonra çöl kumları içindeki mezarlara gömülüyordu. Çok sıcak ve kuru olan çöl kumları, suyun cesetlerden uzaklaşmasına neden oluyor ve böylece çürüme engellenerek mumyalar oluşuyordu. Eski Mısır’da kasıtlı mumyalamaların nasıl yapıldığı ise 1900’lü yılların başlarından itibaren yapılan bilimsel incelenmeler sayesinde daha iyi anlaşılmaya başlandı.
Bir cesedi, belirli aşamalardan geçirerek, mumya haline getirme işlemi yaklaşık 70 gün sürüyordu.
Başlangıçta, ölen kişinin cesedi 3 gün bekletilirdi. Daha sonra vücut potasyuma batırılırdı ve bir hafta geçmesi beklenirdi. Bir haftadan sonra organların vücuttan çıkarılma işlemine başlanırdı. İlk olarak beyne, burun deliğinden bir metal çubuk sokuluyor ve beynin burundan akıtılması sağlanıyordu. Bağırsak, akciğer ve mide ise çıkarılan diğer organlar arasındaydı. Bunun için vücudun sol tarafında bir delik açılıyordu. Mısır’da kalbin öte dünyada yargılama işleminde kullanılacağına inanılıyordu. Bu yüzden kalp çoğu zaman çıkarılmazdı. Kalp çıkarılsa bile ayrıca mumyalanıp geri yerleştirildi.
En soldaki çömlek Duamutef adında bir çakalın tasviridir. Bu kaba mide konurdu. İkinci sıradaki silüet ise bir insan olan, İmseti’ye aittir. Bu kaba karaciğer konurdu. Sağdan ikinci olan, Kebehsenuef adındaki şahinin tasviridir. Bu kaba bağırsaklar yerleştirilirdi. En sağdaki ise Hapi adındaki bir babuna aittir. Bu kaba da ölünün akciğerleri konurdu.
Organları çıkarılan ceset, mumyacılar tarafından nemi de emen koruyucu bir madde olan natron tuzuyla kaplanırdı. Bu tuzun içinde bekleyen ceset 40 gün sonra kururdu. Kuruyan ceset, daha sonra Nil Deltası’na götürülür ve suya batırılırdı.Vücudun tamamen kurumaktansa esnek kalması yerine yağlar kullanılırdı. Daha sonra, vücudun şeklini koruması için yağa ve reçineye batırılan talaş,saman gibi maddeler vücuda yerleştiriliyordu. Maddeler doldurulduktan sonra vücuttaki delik palmiye ipliğiyle dikiliyor ve sargı işlemine geçiliyordu.
Sargı işlemi sırasında, kişiyi öte dünyada koruyacak eşyalar ve değerli mücevherler, her sargı katmanında aralara yerleştiriliyordu. Ayrıca, her kata reçine ve güzel koku sürülüyordu. Sarılma aşamasında kullanılan yağ ve reçineler yoğunlaşarak, neredeyse katran kıvamına geliyordu.
Son olarak mumyanın başına, Mumyalama Tanrısı olarak bilinen Anubis’in maskesini takan bir görevli tarafından, bir maske yerleştiriliyordu. En son olarak, baş mumyacı ölünün etrafında dualar okuyordu. Mumya böylece tabuta koymaya hazır hale geliyordu.
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.