MEROVENJ…
Batı Avrupa’nın tarihsel gelişimi açısından oldukça önemli bir hanedanlık olan Merovejler ve sonrasında başa gelen Karolenj yönetiminin temellerini oluşturması bakımından oldukça önemli bir topluluktur. Liderleri Clovis zamanında Hristiyanlığa geçişleri ise dönemin sosyal ve dini hayatındaki en etkili değişim olmuş ve bundan sonraki süreçte Hristiyan bir Avrupa idealinin önü açılmıştır.
MEROVENJLER KİMDİR ?
Batı Cermenlerin en önemli ve büyük kolu Franklardı. Franklar tarih sahnesine ilk kez 258 yılında çıkmıştır. Kökenleri Aşağı Rhein bölgesinde oturan Ingveon soyundan gelen Chauklara dayanmaktadır. 406 yılında Romalıların çekilmesiyle birlikte batıya, Flandra’ya ve kuzey denizine doğru olan bölgelere yayılmışlardır. Nihayet V. yüzyılda Galya’ya gelen Franklar, burada Frank devletinin kuruluşuna ön ayak olmuştur. Frankların bir boyu olan Alemanlar 485’de, asıl Frank boyu reisi Clovis’e yenilmişti. Clovis bu başarısından sonra Frankları Main’a doğru yaydı. Frank devletinin de bu şekilde temellerini atmış oldu. Clovis’in bağlı olduğu soyun adı Merovee(Merovenj) olduğundan, kurduğu devlete Franklar ve bu soyada Merovenjler adı verildi.
CLOVİS ÖNDERLİĞİNDE HRİSTİYANLIĞA GEÇİŞ
Clovis daha sonra halkından dolayı Fransa adı verilecek olan ülkenin tarihindeki ilk büyük isimdir. 481’de Batı Frankların hükümdarı olan Clovis, resmen hala imparatorluğun tebaasıydı. Hükmettiği alan ise batıda Galya’ya, güneyde Loire Nehri’ne kadar uzanmaktaydı. Doğu Franklarında kral olarak seçtiği Clovis, Aşağı Ren Vadisi’nin iki yakasına ve Kuzey Fransa’ya yayılmış olan bu halkların birleşik kralı oldu. Ardından Ren Vadisi’yle günümüzde Cenevre ve Besançon’un güneydoğusunda bulunan bölgeye yerleşmiş bir başka kavim olan Burgundililerden bir prensesle evlendi. Burgundiller Ariusçu olmasına karşın prenses Katolik‘ti. Evliliklerinden kısa bir süre sonra, Konstantin’i hatırlarcasına, bir savaş meydanında din değiştiren Clovis, Katolikliği benimsedi. Bu iyi düşünülmüş ve önemli bir adımdı. Böylece Clovis, barbar topraklarında imparatorluktan geriye kalan en önemli güç olan kilisenin desteğini almıştı. Artık Ariusçulara ve Paganlara karşı dini bir mücadele başlatabilirdi. Bu ittifak ayrıca Romalı Galyalılarla dostluğun kapısını da açtı. O dönemde Frank krallığı Alplerin kuzeyindeki Roma egemenliğinin potansiyel mirasçısıydı.
Clovis imparatorluğundaki herkesin Hristiyan olmasını emretmiştir. Çünkü Clovis, aynı dinden olan insanların birbirlerine saldırma ihtimallerinin daha az olduğunu bilmekteydi. Bu yüzden Hristiyanlığı Frankların resmi dini yaptı. Paris’te St. Genevieve adında muazzam bir katedral inşa ettirdi. 497-507 arasında Clovis’in aracılığıyla Franklar Katolikliğe geçmeye başlamıştır. Hâkimiyeti Galya’nın tamamını kapsamış olan, barbarların yeni Hristiyan olmuş güçlü lideri Clovis, Kuzey Galya’daki Paris’i başkent yapmıştır.
SALYAN YASASI
Artık Clovis’in ülkesinde tek bir din ve tek bir başkent olmuştur. Ancak ülkesini bir arada tutmak için bir şeye daha ihtiyacı vardı; tek bir kanun. Frankların, Romalıların, Burgundilerin ve Alamanların farklı farklı yasaları vardı. Justinianos gibi Clovis’de güçlü, barışçıl bir ülkenin herkesin riayet ettiği tek bir yasalar seti olması gerektiğinin farkındaydı. Bu yüzden yazman ve rahiplerine Salyan Yasaları adında yeni bir yasa seti hazırlattı. Her ne kadar ilkel olursa olsun, Roma yasaları yıkıntıları üzerinde biçimlenen bu barbar yasası, Erken Ortaçağ Avrupası’nın yasalar temelinde sürmesine büyük katkılarda bulunmuştur.
CLOVİS İLE KİLİSE ARASINDA GELİŞEN İLİŞKİLER
I. yüzyıl boyunca Batı Avrupa’da her piskoposluk bölgesi ya Aryan ya da Roma kilisesi dışındaki fikirleri savunuyordu. Eğer Roma kilisesi yaşayacaksa kendisini temsil edecek oldukça güçlü dünyevi bir şahsiyetin desteğine ihtiyacı olacaktı. Eğer Hristiyanlık, Roma doktrinine göre yorumlanacaksa bu doktrin dünyevi güç tarafından empoze edilecekti. Normal olarak Roma kilisesinin zor anında Clovis ortaya çıktı. 486 yılında Clovis Merovenjlerin sınırlarını, rakip bir kabile ile rakip krallar ve prenslikleri yenilgiye uğratarak Ardennes’in dışına taşıdı. Clovis, 511 yılında öldüğü zaman Franklar Provence dışında tüm Galya’yı ele geçirmişlerdi.
10 yıl içerisinde Clovis, Batı Avrupa’nın en güçlü kralı oldu. Clovis’e, Roma kilisesinin kılıcı olarak “Yeni Konstantin” unvanı verildi. Clovis’in vaftiz edilmesi Roma kilisesine dayanan bir Hristiyan imparatorluğu kurması ve dünyevi işlerin Merovenj soyu tarafından yönetilmesi yeni bir Roma İmparatorluğu’nun doğuşunun işaretiydi. Vizigotlar ve Ostrogotlar gibi diğer barbar krallıklar hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolurken Galya’da Franklar, Katolikliği benimsemekle Avrupa’nın dokusuna ayak uydurarak Ortaçağ’a damgalarını vurdular. Daha sonra kendi barbar reislerinin isimlerini almış olan Fransa, İtalya, Lombardiya ve Galya Avrupa medeniyetinin teşekkül etmiş olduğu birer merkez oldular.
CLOVİS’İN ÖLÜMÜ VE TOPRAKLARIN BÖLÜNÜŞÜ
Clovis hatırı sayılır bir despottu. Burgundililer onun ölümünden sonra bile bağımsız kalmalarına rağmen, onlara gücünü kabul ettirmişti. Vizigotları ise daha sonra Languedoc, Roussillion ve Provence olarak adlandırılacak bölgelere hapsetti. Sarayını Paris’e taşıyan Clovis, öldüğünde bahçesine gömüldü. Bir barbar olarak defnedilmeyen ilk Frank kralı oldu. Bir Cermen krallığı devlet diyebileceğimiz bir yapıdan çok kısmen topraklardan, kısmen de akraba topluluklarından oluşan bir mirastı. Clovis’in oğulları arasında bölüşülen krallık ise birkaç yıl sonra bir kez daha parçalandı ve ancak 558’de yeniden birleşti. Sonunda anlaşmazlık toprakların 3’e ayrılmasıyla yatıştı. Parçalardan birinin adı Austrasia, başkenti Metz’di ve ağırlık merkezi Ren’in doğusuydu. Bu devletin batıdaki benzerinin adı Neustria idi ve başkenti Soissons’du. Burgundy krallığı ise aynı hükümdarın yönetimi altında olmasına rağmen bağımsızdı. Bu krallıkları yönetenler, 3 bölgenin komşu olduğu topraklar konusunda birbirleriyle çekişiyorlardı. Burada Avrupa’nın şekillenmesinde rol oynayacak yeni tıkanıklıklar ortaya çıktı.
KAYNAKLAR
J.M. Roberts, Avrupa Tarihi
Susan Wise Bauer, Dünya Tarihi 2. Cilt Ortaçağ
Jacques Le Goff, Ortaçağ Batı Uygarlığı
Muammer Gül, Ortaçağ Avrupa Tarihi
Yaşar Bedirhan, Ortaçağ Tarihi
Diğer yazılarımızı okumak için Tıklayınız.