Uluslararası film festivalleri aracılığıyla Kore filmi ve film yönetmenleri yurtdışına geniş ölçüde tanıtılmaktadır. Im Kwontaek, Park Chan-wook, Hong Sang-soo, Kim Ki-duk, Kim Jeewoon, Bong Joon-ho gibi yönetmenler, yurtdışındaki film endüstrisinde ön plana çıkmıştır.
ME TOO HAREKETİNDE ANILAN YÖNETMEN / KİM Kİ DUK
Özellikle Eylül 2012’de yönetmen Kim Ki-duk, ‘Pieta’ filmiyle 69. Venice Uluslararası Film Festivali’nde Koreli yönetmen olarak ilk defa Altın Aslan ödülünü kazanmıştır.
Paris’te güzel sanatlar işiyle uğraşırken film sektörüne geç bir şekilde giriş yapan Kim Ki-duk, Birdcage Inn, The Isle, 3-Iron gibi ses getiren eserler yapmıştır.
Ayrıca Eylül 2012 tarihinde 37.Toronto Uluslararası Film Festivali’nde ‘The Thieves’ filmi Çağdaş Dünya Sineması alanında yarışmak üzere davet edilmiştir.
20 Aralık 1960’da Güney Kore, Bonghwa’da, Kyungsang’ın kuzeyindeki bir taşra köyünde doğan Kim Kiduk, 1990-1993 yılları arasında Paris’te Güzel Sanatlar eğitimi alır.
Ardından Güney Kore’ye geri dönen Ki-duk, senarist olarak kariyerine devam eder ve 1995 yılında Kore Film Konseyi tarafından düzenlenen senaryo yarışmasını kazanır.
Ki-duk’un filmografisini ikiye ayırarak incelemek mümkün. Ki-duk’un ilk filmleri, Ag-o (Crocodile, 1996),
Paran daemun (Birdcage Inn, 1998), Shilje sanghwang (Real Fiction, 2000), Seom (Isle, 2000), Nabbeun namja (Bad Guy, 2001) ve Haeanseon (The Coast Guard, 2002), toplum ve sistem eleştirisi içeren, değişen modern Kore’nin yeni görünüşüne inat fakirlik, ahlaksızlık ve sefalet içerisindeki anormal Kore’nin portresini çizen ve gerçekçiliği oldukça
yoğun kullanan deneysel filmlerdir.
GÜNEY KORE HALKI MEE TOO HAREKETİNE KONU OLAN YÖNETMENİN ÖLÜMÜNÜN ANILMASINI İSTEMİYOR
Güney Kore’nin en önemli yönetmenlerinden Kim Ki-duk, üç farklı kadın tarafından taciz ve tecavüzle suçlanmıştı.
Geçtiğimiz yılın sonlarında Hollywood’ta ardı ardında gelen cinsel taciz skandallarının ortaya çıkardığı Me Too ve Time’s Up gibi hareketler gün geçtikçe Avrupa ve Asya’ya da yayılmaya devam ediyor.
#MeToo hareketi son olarak Güney Kore’de büyük ses getirmeye başlamış ve politikadan tiyatroya pek çok farklı sektörden kadın, yaşadığı cinsel taciz olaylarını halka açık şekilde açıklamaya başlamıştı.
Bu durumdan sinema sektörü de nasibini almış ve ülkenin tanındık oyuncularından Cho Jae-Hyun hakkında cinsel taciz ve tecavüz iddiaları ortaya çıkmıştı.
Hakkındaki iddiaları kabul eden Cho ise üniversite ve film festivallerindeki görevlerinden ayrılarak oyunculuğu da bırakacağını açıklanmıştı.
Bu kadınlardan isminin gizli kalmasını isteyen eski bir aktris, yönetmenle çalıştığı bir film sırasında Kim Ki-duk tarafından defalarca kez cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldığını ve bir sonraki projesinde başrol olması karşılığında yönetmenin kendisiyle cinsel ilişkiye girmek istediğini dile getirmiş.
İsmini karalayanlara dava açan yönetmen, açtığı davaları da kaybetmişti. Konuyla ilgili olarak #MeToo hareketinin insanları diri diri gömmeye çalıştığını söyleyen yönetmen, film setlerinde cinsel ilişkiler yaşadığını ancak bunun karşıdaki kadının isteği olmadan gerçekleşmediğini ve kendi arzularını filmler aracılığıyla doyurmadığını söylemiş.
Güney Kore halkı ise yönetmenin ölümünün anılmaması konusunda ısrarcı ve gelecekte nasıl tepki vereceklerini gözlemleyeceğiz.
Ardından utanç dolu olaylarını ve Kore film sektörüne kattığı ustalık eserlerini bırakan yönetmen Kim Ki Duk, birçok hayranı tarafından hayal kırıklığı ile anılmaya başlandı.
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.