Makyajın tarihi milattan öncesine kadar gitmektedir.5000 yıl öncesine kadar uzanan kazılardan edinilen bilgilere göre ilk olarak Mısır ve Asur uygarlıklarında hem kadın hem de erkeklerin özellikle gözlerini belirginleştirmek için gözlerine sürme çektikleri ve saçlarını sarı nişasta ile boyayarak görünümlerini değiştirdikleri görülmektedir.
Makyajın Tarihi Hakkında Bilinmeyenler
Eski Mısır’da kadınlar kurşun, antimon ve bakırtaşı gibi madenleri öğütülüp karıştırılarak toz halindeki bu karışımla göz makyajlarını yaparlardı. Kırmızı toprak boyasını ise hayvan yağları ile karıştırıp ruj olarak kullanmaktaydı. O dönemde oje olmadığı için, ellerine kına yakıyorlardı. Yüzlerini beyazlaştırmak için pudralar yaygınlaşmıştı, pudra yapımında en çok kullanılan malzemeler; beyaz kurşun, tebeşir veya alçı taşı gibi maddelerdi. Kleopatra’nın geldiğini duyurmak için gemisinin yelkenlerini parfüme soktuğu söyleniyor.
İlk ojeyi keşfedenler ise Çinliler olmuştur. Çinliler M.Ö. 3000 yıllarında jelatin, yumurta sarısı ve bal mumu kullanarak tırnaklarını boyuyorlardı. Ojenin patentiyse ilk kez 1919 yılında alındı. Bu oje açık pembe renkteydi.
Aztekler kırmızı dudak boyası elde etmek için böcekleri kullanıyordu. Hindistan’da Hinduların meşhur Kama Sutra kitabında kadınlara ; dövme yapma ve dişleri, giysileri, saçı, tırnakları ve vücudu boyayarak renklendirme sanatını öğrenmeleri tavsiye edilmekte ve göz kapaklarının boyanması, yüz ve kolların safran tozu ile sarartılması, ayak tabanlarının kına ile kızıllaştırılması gibi öğütler verilmektedir.
Romalı kadınlar gözlerinin daha güzel ve çekici görünmesini sağlamak için içinde zehirli bir madde olan yağ damlatıyordu ancak bu durum çok uzun sürmedi.
1400’lü yıllarda kadınlar esasında kurşun karbonat olan üstübeç adlı bir boyayı fondöten şeklinde kullanarak ciltlerinin rengini açıyorlardı. Çok zararlı bir madde olan üstübeçin uzun süreli kullanımı ölüme bile neden olabiliyordu.
Kozmetik kullanımı ve makyaj uygulamalarındaki sıçrama ortaçağ döneminde İngiltere ve Fransa’da meydana gelmiştir. 1500’lü yıllarda Kraliçe Elizabeth döneminde kadınlar güzel görünmek için alınlarını arsenik kullanarak tıraş ederlerdi ve çok daha donuk bir görüntü elde ederlerdi. Ayrıca katran kullanarak gözbebeklerini daha büyük göstermeye çalışan kadınların birçoğu kendilerini kör etti.
Tarih boyunca, cilt problemlerini tedavi etmek isteyen kadınlar idrardan timsah yağına kadar pek çok çılgın şeyi denediler. İlk rimel, 19. yy’da Eugene Rimmel tarafından icat edildi.
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.