Keltler, Kelt efsaneleri derken birde Druidlerden bahsetmeyelim mi? Eminim ki çok kez duydunuz gördünüz. Gelin Kelt Rahiplerine yakından göz atalım. 🙂
“Zaman zaman ateş ve su galip gelse de; evrenin ve insanların ruhu yok edilemez.”
DRUİDLER KİMDİR?
Druidler Kelt rahipleri olarak bilinirler. Druid kelimesinin kökeni “Deru” kelimesi “sağlam, katı, sabit olmak” anlamına gelmektedir. Toplumsal birçok olayda rol oynayan Druidler güneş, ay, yıldızlar gibi tabiatın unsurlarını kutsal kabul eden ve meşe, dağların zirveleri, nehirler hatta bazı bitkilere saygı gösteren politeistler* idi. Druid takvimi ay, güneş ve bitkisel döngülerle işlerler ve kendi geliştirdikleri ve oldukça eski bir alfabe olan dikey ve yatay kalem vuruşlarından oluşan harflerin meydana getirdiği
Ogam alfabesini gizli bir şifreleme tekniği biçiminde kullanmışlardır. “Ogam adı verilen işaretler Keltlere özgüdür ve bir tür şifreli yazıdır“. Ogamların yazıdan da öte bir semboli,mi vardır. Kelt öğretilerinde sembolizm oldukça çeşitlidir her bir işaret aynı zamanda bir ağaca ya da bir hayvana da karşılık gelebilmekteydi.Kadim tüm uygarlıklar gibi Druidler de bilgilerini genelde yazarak değil ezberleyerek birbirlerine “ağızdan kulağa” öğrettikleri öğretim tekniğini kullanmışlardır. Druid öğretisine göre sözün ve her ismin bir enerjisi vardı ve dikkatli kullanılması gerekmektedir. Bu öğretileri öğrenebilmek için seçilmiş olmak gerekir.
Druidlerin öğretmek istedikleri en belli başlı inanç ruhların ölmediği ve ölümden sonra bir kişiden başka kişiye geçtiğiydi. Bu inanç ölüm korkusunu ortadan kaldırmaktaydı. Kelt mitlerinde ruhun bedenden bedene geçtiğini, çeşitli kalıplarda varlığını sürdürdüğü ileri sürmekteydi. Yıldızlar ve hareketleri, evrenin ve yeryüzünün büyüklüğü, tabiatın özü, ölümsüz tanrıların kuvvet ve kudretleri konusunda birçok tartışmalar yaparlar ve bilgilerini gençliğe aktarırlardı.
“Druid öğretisine göre, evren üç bölümden oluşmuştu. Bunlardan birincisi üzerinde yaşadığımız toprak, ikincisi hayaletlerin ve kaybolmuş ruhların bulunduğu yeraltı ve üçüncüsü batı adalarının ve Avalon’un olduğu öteki dünya.”
Bilindiği üzere diğer ezoterik** topluluklardan farklı olarak, druidler aralarına kadınları da kabul ediyorlardı ve bunlar druides adını alıyorlardı. Druideslerin savaşçıların ve asillerin yetişmesinde büyük payları olduğu bilinmektedir. Bu durum Orta Çağ efsanelerinde sık sık geçen “Bilge Kadın” motifine de kaynaklık etmektedir
AYİNLER
“Druid tapınımının en tuhaf yönü, tohumlarını kuşların yerleştirdiği, ağaçlarda yetişen yan asalaksal bir bitki olan ökseotuna saygı duyulmasıdır. Meşe ağacında görülmez, ancak Druid ayinleri sırasında bulunup altın bir orakla kesilmiş olmalıdır. Ökseotunun kesilmiş dalları izdeşlere dağıtılırdı. Aynı zamanda Druidlerin, içine hayvanları ya da insanları koyduğu ve kurban olarak yaktıkları dev sepet işi figürleri yaptıklarından söz edilir. Bunun gibi dev figürler ürettikleri, bunlarla geçit töreni yaptıkları ve sonunda kurban ettiklerine ilişkin hiç kuşku yoktur. “
RAHİPLERİN TÜRLERİ
Druidler kendi aralarında da üç farklı kategoriye ayrılmışlardı. Buna göre;
- Ozan Druid: (Bard) Müzik, şiir ve sanatsal yetenekleri ile ön plana çıkanlar;
- Büyücü Druid: (Ovates veya Vates) Öncelikle sezgi gücü ve büyü yetenekleriyle şifacılık, astroloji ve kehanet konularında yetenekleriyle ön plana çıkanlar;
- Druid: Yargıda bulunma, toplumsal tören ve ritüelleri yönetme, esinlenme, cezalandırma-ödüllendirme ve her konuda doğru karar verebilme yeteneklerine sahip olanlar.
Druidler kendi aralarında yaptıkları toplantılarda daima bir daire oluşturacak şekilde otururlardı. Bu herhangi birinin diğerinden üstün olmadığını göstermenin yanı sıra mevsimsel döngüyü de sembolize ederdi.
Diğer Kültür ve Sanat yazılarımız için tıklayınız…
Keltler ve Kelt Efsaneleri adlı yazımızı okumak için tıklayınız…