![](https://www.gossive.com/wp-content/uploads/2021/02/icerik_2280-e1612717944373.jpg)
Türkiye’de kırdan kente yoğun göçler ve hızlı kentleşme 1950’den sonra başlamıştır. Türkiye’de 1950’den sonra kırsal nüfusun toplam nüfus içindeki payı sürekli olarak azalmaya başlamıştır. 1950’den 1980’e kadar olan dönemde kırsal nüfusun toplam nüfus içindeki payı sürekli azalırken aynı dönemde söz konusu nüfus miktar olarak artmıştır. Yani bu devrede kırsal nüfus artmaya devam etmiş, ancak bu nüfustaki artış kentsel nüfusa göre daha yavaş olmuştur. Bu süreçte ortaya çıkan kentleşme, sanayileşmenin sonucunda gerçekleşmiş bulunan sağlıklı kentleşme olmayıp, düzensiz kentleşme özelliği taşımaktadır.
İSTANBUL’DA TERSİNE GÖÇ ARTMAYA DEVAM EDİYOR
Göç, bireyler, toplumlar ve devletler üzerinde hemen hemen her alanda dolaylı veya doğrudan etkili olan ve süreklilik arz eden aktif bir süreçtir. Göç kavramı ile öncelikle belli bir nüfusun bir bölgeden başka bir yere hareketi akla gelmekle birlikte, göç coğrafi bir yer değiştirmeden çok daha kapsamlı ve köklü bir muhtevaya sahiptir. Sonuç itibariyle sosyal, ekonomik, kültürel ve psikolojik bir çok öğeyi içinde barındırır. Göç, coğrafi mekan değiştirme sürecinin sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi boyutlarıyla toplum yapısını değiştiren nüfus hareketleridir.
![](https://www.gossive.com/wp-content/uploads/2021/02/806x378-istanbulun-verdigi-goc-aldigi-gocu-gecti-1509654235361-300x141.jpg)
İstanbul’a, 2009-2011 yılları arasında 889 bin 960 kişi göç etti. Aynı dönemde 665 bin 595 kişi ise kentten ayrıldı. İstanbul’a, 2007-2008 arasında 374 bin 868, 2008-2009 arasında 388 bin 467, 2009-2010 arasında 439 bin 515, 2010-2011 yılları arasında ise 450 bin 445 kişi göç etti. Kente 2007-2011 yılları arasında en fazla göç sırasıyla; Tokat, Ankara, Ordu, Kocaeli ve İzmir’den, en az göç ise Burdur, Kilis, Karaman, Uşak ve Hakkari’den oldu. Bu periyotta, İstanbul’a gelenler olduğu gibi gidenler de oldu. 2007-2008 arasında 348 bin 193, 2008-2009 arasında 348 bin 986, 2009-2010 arasında 336 bin 932, 2010-2011 yılları arasında ise 328 bin 663 kişi kentten ayrıldı.
Türkiye’de göç hareketleri son dönemde tersine dönerek büyük şehirlerden küçük illere ve batıdan doğuya doğru kaymaya başladı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2019 yılında en çok göç alan İstanbul’dan diğer şehirlere göç ciddi oranda arttı. 15 milyonluk şehir, geçen yıl net bazda 210 bin 321 kişilik göç verdi.
Net bazda en çok göç veren 10 il sırasıyla İstanbul, Ankara, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Van, Kayseri, Diyarbakır, Hatay ve Mersin.
Rakamlara göre batıdan doğuya ilk kez bu oranda bir tersine göç yaşanıyor.
![](https://www.gossive.com/wp-content/uploads/2021/02/unnamed-1kjhk-300x218.png)
Türkiye’de 2000’li yıllarla birlikte kentsel bölgelerdeki çekiciliğin yanısıra iticiliğin de belirginleşmeye başlaması ile kentsel alandan gelişmekte olan kırsal alana yoğunlaşan bir tersine göç süreci başlamıştır. Ayrıca gelişmekte olan bölgelerde son yıllarda istihdamı arttırıcı politika ve uygulamalar bu bölgeleri çekici kılmakta ve tersine göçü hızlandırmaktadır.
Toplumsal değişimin önemli dinamiklerinden biri olan iç göç, ulusal sınırlar içerisinde kırdan kente, kentten kente, kentten kıra ve kırdan kıra akım yönleriyle ortaya çıkan bir yer değiştirme hareketini ifade etmektedir. Türkiye’nin 1950’li yıllarda tanıştığı ve 1980 sonrasında daha da hızlanarak göç alan ve veren merkezlerde ekonomik, sosyal,
kültürel, siyasal değişimlere, sorunlara yol açan iç göç, Tekeli (1992) tarafından “belli bir zaman dilimi içinde belli bir yerleşme alanında yaşayanların, kendi iradeleriyle yaşam yerlerini söz konusu yerleşim alanının dışına taşımaları” şeklinde tanımlanmaktadır.
Sanayi toplumu olma konusunda hızlı bir gelişme sağlayamayan Türkiye’de, kentleşme de sanayileşme ile paralel bir hızda gelişememiştir. Bu durum, kırsal alandan hızla kentsel alana akan nüfusun gerek istihdamı gerekse kentsel alana yerleşimi konusunda artan sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Sonuçta da, gecekondularda yaşayan ve ikincil ekonomik sektörlerde geçimini sağlamaya çalışan bir göçmen kitlesi, kent nüfusunun ağırlıklı bir parçası durumuna gelmiştir. Her ne kadar sanayileşmenin başlangıç döneminde iş gücüne duyulan talep sebebiyle kırdan kente göç desteklenen bir hareket olmuş olsa da göç miktarındaki hızlı sıçrama sosyo-ekonomik sorunları da beraberinde getirmiştir.
![](https://www.gossive.com/wp-content/uploads/2021/02/1583874337365-ayse-acar-300x169.png)
“Tersine Göç” son yıllarda sıkça kullanılmaya başlamıştır. Genel olarak bakıldığında tersine göçün nedenlerini birkaç başlık altında toplamak mümkündür. Yapılan çalışmalar, teknolojinin gelişmesi, gelişmekte olan yerlerde yeni büyüme ve istihdam olanaklarının oluşması, kırsal istihdam ve üretimde artış ile tarımda sürdürülebilir büyüme, ülkenin eşitsiz ekonomik ve siyasal koşullarında bireyin gelirini artırıcı nitelikte değişim ve kalkınma, ekonomik kriz gibi nedenler üzerinden tersine göçü açıklamaktadırlar.
İstanbul’dan tersine göçün nedenlerini pek çok nedene bağlamak ve hem itici hem de çekici faktörlerle açıklamak mümkündür. İstanbul ile ilgili yapılan çalışmalar, İstanbul’a göçün, büyük bir nüfus birikimine yol açtığını göstermektedir. Köyden kente göçün doğurduğu “yığınlaşma” süreci İstanbul’da da kendini göstermekte ve ciddi bir gecekondulaşma sorunu yaşanmaktadır. Kente yeni gelenler sosyo-kültürel uyumsuzluklar yaşamakta, kentin olanaklarından yararlanamayınca kente yabancılaşmaya başlamaktadırlar.
Ayrıca ekonomik olarak göçten beklenen faydanın sağlanamaması, kentte, suç oranları ve işsizlik gibi pek çok sorunun artmasına yol açmaktadır. Bu durum hem göçmenleri kentten uzaklaşma eğilimine sokmaya başlamış hem de bu konuda tersine göçü teşvik eden uygulamalara neden olmuştur.
![](https://www.gossive.com/wp-content/uploads/2021/02/images-1dffger-300x137.jpg)
Köyden kente yaşanan göçlerin sonucunda ortaya çıkan işsizlik, geçim sıkıntısı gibi ekonomik, sosyal, psikolojik sorunlar, kentin itici faktörlerini oluşturmaktadır. Kırsal alanların çekiciliği ise göç veren bu bölgelerin taşıdığı itici güçlerin olumlu yönde iyileştirilmesi ile bağlantılı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum ise ağırlıklı olarak tarım politikalarındaki değişim sonucunda tarımsal gelir ve istihdamın artması olmak üzere, sanayi teşvikleri, yatırımlar ve dolayısıyla bölgesel kalkınmadan kaynaklanmaktadır.
Kentten tersine göçte ekonomik krizin de çok önemli etkisi olmuştur. Küresel ekonomik krizin Türkiye’yi etkilemeye başladığı 2008 yılının ikinci yarısında, İstanbul’dan göç eden aile sayısında önemli bir artış yaşanmıştır. Bu artış krizin etkilerinin devam ettiği 2009, 2010 ve 2011 yıllarında da devam etmiştir. Küresel ekonomik krizin etkilerinin başladığı ve devam ettiği yıllarda İstanbul’dan tersine göçün artması daha önce ifade edildiği ekonomik krizin tersine göçe neden olduğu görüşleri ile paralellik göstermektedir.
Krizle birlikte birçok insanın işsiz kalması ya da yeni bir iş bulamaması, bulduğu işlerde de güvencesiz şekilde ve düşük ücretlerle çalıştırılması İstanbul’dan tersine göçü tetikleyen önemli nedenler arasında sayılabilir. Bu durumda memleketlerine dönmek üzere hareket edenler olduğu gibi kırsal alanlardaki bazı bölgelerdeki yapılan iyileştirmeler ve istihdam artışı sağlayan politikalar sonucu bu yerlere doğru tersine göç sürecine giren göçmenlerde bulunmaktadır.
![](https://www.gossive.com/wp-content/uploads/2021/02/58c8e776e78428-300x148.jpg)
Ekonomik krizin etkisiyle İstanbul’dan tersine göç eden ailelerin toplumsal özellikleri ve beklentileri üzerine yapılan bir çalışmanın sonuçları da göstermektedir ki; tersine göç edenlerin göç etme nedenlerinin başında ekonomik sorunlar gelmektedir. Bu kişilerin özellikle ekonomik krizin de etkisiyle işsiz kaldıkları ve yakın bir zaman içerisinde yeni bir işe sahip olamayacaklarını düşündükleri ve büyük çoğunluğunun borçlu olduğu görülmektedir.
İstanbul’un en çok tersine göç veren yerleşim yerleri ise Bağcılar, Esenler, Bahçelievler, Gaziosmanpaşa ve Küçükçekmece ilçeleri olmuştur. Bu ilçelerin en önemli özelliği gecekondulaşmanın ve küçük üretim işletmelerin en yoğun olduğu ilçelerdir. Bu ilçelerdeki üretim işletmelerinde daha ziyade güvencesiz ve düşük ücretlerle işçi çalıştırıldığı tahmin edilmektedir. Ekonomik krizden en çok bu işletmelerin etkilendiği düşünüldüğünde bu ilçelerin en çok tersine göç veren ilçeler arasında olması doğaldır.
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.