Sünnet denilince aklımıza direkt erkekler geliyor değil mi? Fakat bazı bölgelerde kadınlarda sünnet ediliyor. Aslında durum sandığımızdan da korkunç. Gelin kadın sünneti adı altında gerçekleşen istismarı inceleyelim.
İnsanlık İstismarı: Kadın Sünneti
Dini veya kültürel sebeplerle erkeklere uygulanan sünnet, penis başını saran ve koruyan prepüs isimli üst derinin bir kısmının ya da tamamının kesilmesi olayıdır. Sünnet sayesinde penis başı ya da diğer adı ile glans, açıkta kalır. Sünnet genelde küçük yaştaki erkeklere uygulanır fakat bazı ebeveynler çocuklarını doğar doğmaz sünnet ettirerek onları bazı travmalardan korumayı amaçlarlar.
Erkeklere uygulanan bu ritüel, aynı zamanda Afrika, Asya ve Orta Doğu’daki bazı ülkelerde ya da bu ülkelerin içinde bazı topluluklar tarafından kadınlara da uygulanmaktadır ve bu uygulamaya kadın sünneti denir. Kadın sünnetinin bir diğer adı ise kadın genital mutilasyonudur (KGM). Bu uygulama doğrultusunda, tıbbi olmayan sebepler ile kadın üreme organları kısmen ya da tamamen vücuttan çıkartılır. Ancak bu, bilimsel hiçbir dayanağı olmayan ve çok tehlikeli bir uygulama olduğu için 6 Şubat günü Kadın Sünnetine Karşı Sıfır Tolerans Günü olarak tanımlanmıştır.
Kadın sünneti, özünde kadına şiddetin farklı bir boyutundan ibarettir. Birleşmiş Milletler’in (BM) tahminlerine göre Dünya’da bugün hayatta olan 200 milyon kız çocuğu ve kadın çeşitli yöntemlerle sünnet edilmiştir. Bu sayısal değer ise her 20 kadın ya da kız çocuğundan birinin cinsel bölgelerinin bilerek sakatlandığı anlamına gelmektedir.
Kenya’nın İsiolo bölgesinde yaşayan ve Borana Kabilesi’nin bir üyesi olan Bishara Sheikh Hamo, kadın sünnetinin kadınlar ve kız çocukları üzerinde hem fiziksel hem de psikolojik olarak derin etkiler bıraktığını dile getirmektedir. Bishara da 11 yaşında sünnet edilmiş bir kadındır ve bu uygulama yüzünden idrar yapma sorunları yaşadığını söylemektedir. İdrar sorununun yanında, tekrarlayan enfeksiyonlar ve adet düzensizliği ile de sık sık karşılaştığını açıklayan Bishara, bu ritüel yüzünden yalnızca sezaryenle doğum yapabileceğini öğrendiği zaman büyük bir hayal kırıklığına uğramış. Bishara, bugün kadınların saf ve temiz olmak adına genital sakatlamaya maruz bırakılmasına karşı çıkan bir aktivist.
Kadınlar Neden Sünnet Ediliyor?
Pek çok ülkede yasaklanmış olan kadın sünneti, Afrika, Orta Doğu ve Asya ülkelerinde genellikle dini inançlar, toplum tarafından kabul görme isteği, bakireliğin korunması, erkeğin cinsel haz hissini arttırma, hijyen konusunda sahip olunan yanlış bilgiler ve kadını “evlenilebilir” kılma amaçlı uygulanmaktadır.
Bazı kültürlerde, kadın sünneti yetişkinliğe geçiş aşamasının bir ön koşulu olarak görülür ve kadınlar evlenmeden önce bu ritüele maruz bırakılır.
Kadın sünneti temizlik açısından kız çocuklarına ve kadınlara hiçbir katkı sağlamamaktadır; fakat belirli topluluklarda sünnet edilmemiş kadınlar ve kız çocukları pis veya değersiz olarak nitelendirilmektedir.
Bu işlem, çoğunlukla kadınların ve kız çocuklarının isteği dışında gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle, kadın sünneti kadın şiddetine ve çocuk istismarına açılan bir kapı olarak görülmektedir.
Kadınları Nasıl Sünnet Ediyorlar?
Kadın sünneti genellikle “sünnetçi” olarak anılan yaşlı kadınlar tarafından bu işlemin uygulanacağı bireylerin evinde yapılır. Kız çocukları ya da kadınlar anestezinin etkisiyle genital sakatlamaya maruz kalabilir veya sünnetçinin fikri doğrultusunda anestezi uygulanmayabilir. Bunun yanı sıra, bazı toplumlarda berberler sağlık hizmeti sağladığından ötürü bu topluluklarda KGM uygulayacak sünnetçi erkek bir berber de olabilir.
KGM uygulaması için genellikle steril olmayan bıçak, ustura, makas, cam, tırnak ya da keskinleştirilmiş kaya kullanılır. 2007 yılında The Lancet dergisinde yayınlanan bir makaleye göre, Ugandalı bir hemşire, KGM uygulamasında aynı bıçağın bir kerede 30 farklı kadın üzerinde kullanıldığına şahit olduğunu dile getirmiştir.
Kadın Sünnetine Karşı Mücadele Devam Ediyor!
Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Af Örgütü ve farklı Dünya devletleri, KGM uygulamasına maruz bırakılmış bireylerin psikolojik olarak nasıl etkilendiğine ve vücutlarının ne denli zarar aldığına dikkatleri çekerek bu ritüelin sonlandırılmasına dair çalışmalar yürütmekte. 6 Şubat Uluslararası Kadın Sünnetine Karşı Sıfır Tolerans Günü de dikkat çekmek için takvimlerde yerini almış önemli bir farkındalık günüdür.
Bu olaya karşı mücadele etmenin yanında, bu konuda uzman avukat Charlotte Proudman, bu uygulamanın yasak olduğu İngiltere gibi ülkelerde de yasal olmayan bir şekilde giderek arttığını dile getirerek daha hızlı bir şekilde harekete geçilmesini, bu çocuk istismarının ve kadın şiddetinin bir an önce önlenmesi gerektiğini söylemektedir.
Gossive Ailesi olarak kadınlara ve kız çocuklarına yapılan bu istismarı kınıyor ve en kısa zamanda gerçekleştirilen yerlerde son bulmasını ümit ediyoruz.
Diğer gündem yazılarımızı okumak için tıklayınız.