Kast sistemi kişinin içinde bulunduğu toplumsal konumudur. Bu sistemde kişi doğduğu tabakanın üzerine çıkamaz. Tamamen ten rengi esasına dayanır. Ari ırk işçilerin, köylülerin kendilerine karşı çıkmasını engellemek ve onları yerinde tutmak için bu sistemi kurmuştur.
HİNDİSTANIN DOKUNULMAZ PARYALARI VE KAST SİSTEMİ
Kast sistemi kişinin içinde bulunduğu toplumsal konumudur. Bu sistemde kişi doğduğu tabakanın üzerine çıkamaz. Tamamen ten rengi esasına dayanır. Ari ırk işçilerin, köylülerin kendilerine karşı çıkmasını engellemek ve onları yerinde tutmak için bu sistemi kurmuştur.
En üst tabaka Ari ırka ayrılmıştır ve halkın da bunu kolayca benimsemesi için bu durum kutsal kitaba yazılmıştır. Kitaplardaki tanrılar, tıpkı Ari ırk gibi açık ve parlak tenli, kötü karakterler ise koyu tenli olarak tasvir edilmiştir. Bu sebepten yerli halk koyu ten renginden dolayı en alt tabakada yer almıştır.
Kast sisteminin koruyucusu ‘’ Samsara ‘’ inancıdır. Bu inanışa göre yaşarken bulunduğu tabakanın tüm görevlerini eksiksiz yerine getiren kişiler diğer yaşamlarında daha üst bir tabakaya geçecektir. Bu yüzden yeniden diriliş inancının olmadığı bölgelerde kast sistemini yaşamak ve benimsemek oldukça güçtür.
Toplumsal tabakalaşma; Din adamları, Prens ve Askerler, Esnaf- Çiftçi, İşçi-Köle şeklindeydi. Tüm dini törenlerin lideri olan Brahmanların dilleri yalnızca onlara özel olan kutsal kitapların, yalnızca ulu kişilerin kullanabileceği Sanskrit dilidir. Halkın bu dili konuşması o dönemler yasaktı fakat bu yasağın izleri zaman geçtikçe silinip gitmiştir.
Sistemde dahi yer almayan topluluğun en şanssız kısmı olan ‘’Dokunulmaz‘’ adı verilen Paryalardır. İnanışa göre bir önceki yaşamlarında yapmış oldukları günahları çeken topluluktur ve diğer kasttaki kişiler asla Paryalarla ilişki kurmaz, iletişime geçmezler. Toplumun en pis işlerini yapmakla görevlidirler. Yanlışlıkla bir Parya ’ya dokunan Hindu’nun özel bir banyoyla temizlendiğine dair bir söylenti bile vardır.
Paryalarla üst sınıf Hinduların ilişki kurmaları yasak olduğu için elbiselerine çan takarak kendilerini belli ederler. Parya ile diğer kasttakiler aynı kuyudan su içemez, aynı lokantaya dahi gidemez. Görevleri; çöp toplama, deri işçiliği, tuvalet temizliği, dilencilik, ölü yakma, fare yakalamaktır. Onların köy ve kasabalarda oturmaları yasaktır. Sadece köpek ve eşeğe sahip olabilirler. Kendilerine yeni kıyafetler almaları da yasaktır yalnızca ölülerin kıyafetlerini giyebilirler.
Şehre inip bir iş yapmaları gerekirse mutlaka Parya olduklarını belli eden işaretlerinin olması gerekir. Onların yaşantısının tam manası doğuştan dışlanmışlıktır.
Gandi, Paryalara ‘’Tanrı’nın İnsanları’’ adını vermiş, onlara karşı toplumun daha duyarlı olması için kampanyalar düzenlemiş, tapınaklara alınmaları için rahiplerle görüşmüştür. Bu çabaları sonuç vermiş resmi olarak Paryalık kalmayıp 1975’e gelince son bulmuş olsa da günümüzde hala varlıklarını sürdürmektedirler.
Diğer gündem yazılarımızı okumak için tıklayınız.