HANGİ ÜLKEDE YAŞAYANLAR ŞİŞMAN OLMAYA EĞİLİMLİ?

  • Home
  • Bilim
  • HANGİ ÜLKEDE YAŞAYANLAR ŞİŞMAN OLMAYA EĞİLİMLİ?

HANGİ ÜLKEDE YAŞAYANLAR ŞİŞMAN OLMAYA EĞİLİMLİ?

Geçmişte zenginler tarafından makbul olan şişmanlık, şimdi daha orta ve alt sınıflarda görülmeye başlandı. Dünya genelinde şişman ve obezlerin görülme sıklığı gelişmekte olan ülkelerde giderek arttı ve %62’ye kadar ulaştı. Gelişmiş ülkelerde ise son on yılda kişisel gelişime önem verilmesiyle birlikte şişmanlık ve obezite artış hızında gerileme oldu.

Şişmanlık vücudumuzda aşırı miktarda yağ birikmesidir. Ağırlığı fazla olan kişilerin hepsi şişman olarak kabul edilmez. Bazı kişilerde kas gelişimi fazlaysa bu da ağırlığı artırır. Bu nedenle şişmanlık ile ağırlık aynı anlama gelmemektedir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), şişmanlığı  vücutta sağlığı bozacak ölçüde anormal veya aşırı miktarda yağ birikmesi’ olarak tanımlamış. 18 yaşındaki erkeklerde vücut ağırlığının %15 – 18’ini, kızlarda ise %20 – 25’ini yağ oluşturur; erkeklerde bu oran %25’i kadınlarda ise %30 – 35’i aşarsa şişmanlık ortaya çıkar. Şişmanlığın tıp dilindeki adı ‘obezite‘dir. Bu nedenle kilo yönetiminde amaç fazla yağlardan kurtulmaktır.

 

 

Topraktan ve bedensel emekle geçimini sağlayan, daha az stresle yaşayan bölgelerde şişmanlık neredeyse yok denilecek kadar azdır.

Buna karşın endüstri bölgelerinde yaşayan, ulaşımın geliştiği, süpermarketlerin ve iş imkanlarının daha çok olduğu, antidepresan kullanımının yüksek oranlara çıktığı, geçiş sıkıntısının yoğun hissedildiği, bölgelerde yaşayan insanlar arasında şişmanlık ve obezite daha fazla görülmektedir.

Şişmanlık 18.yüzyılda popülerlik kazandı ve gelişti, gelecek yüzyıllarda da ölmesi muhtemeldir. Eskiden fazla kilolu olmak aydın, zengin, makam sahibi, yönetici, toplumu yöneten sınıfa mensup olmanın sembolüydü; zayıflıksa işçi, çiftçi ve fakirlik sıfatlarıyla algılanıyordu.

Bu algı her geçen gün tavandan tabana yayıldı, bugünse tersine döndü.  İnsanlık, tarihi boyunca birçok konuda bilinç seviyesinde evrim gerçekleştirdi.

 

Çocuklardaki şişmanlık sıklığında da son yıllarda çok hızlı bir artış hatta patlama vardır. Bu nedenle, eskiden erişkin yaşlarda görülen Tip 2 şeker hastalığı artık çocukluk veya ergenlik çağında da görülmeye başlamıştır. Fransa’da son 10 yılda çocuklarda şişmanlık sıklığı 5 kat, ABD’de ise 1976 yılından bu yana 2 kat artmıştır. Çocukluk çağındaki şişmanlık Türkiye’de de hızla artmaktadır.

 

Şişman olmak ne genetiktir ne de hastalıktır, tamamen bedenimizin yaşam şartlarının değişmesinin getirdiği alışkanlıklara uyumlanmak ve farklı açıdan uyumlanamamaktır.

Ülkeler arasında kilo farklılıklarına neden olan etkenler; egzersiz kültürünün gelişmişliği, kişisel gelişimin yaygınlığı, antidepresan ve ilaç tüketim yaygınlığı, spor marketlerin yaygınlaşması, medyanın gücü ve özgürlüğü, bisiklet kullanım alışkanlığı gibi şeyler sıralanabilir.

Tarihte, şişmanlık ve obezite ilk önce serbest ekonomi ve tüketici toplumlarda ortaya çıktı. Komünist rejimle yönetilen ülkelerde görülmemiştir. Emekçiliğin baskın olduğu komünizmden serbest ekonomiye geçen ülkelerde ise Çin, Rusya, Çek, Polonya, Doğu Almanya’da sonradan ortaya çıkmıştır.

Türkiye bugün Avrupa ülkeleri arasında şişmanlık ve obez listesinde birinci sıradadır. Demek ki birtakım düşüncelerimiz de ve alışkanlıklarımızda yanlışlık var.

 

2014 yılına göre ülkelerin obezite görülme oranları

 

Bugünün verilerine göre Türk insanın üçte biri şişman ve obez. Bölgelere bakıldığında da Marmara, İç Anadolu ve Akdeniz bölgesinde daha çok görüldüğü tespit edilmiş.

Afrika’da ise; Orta Afrika ülkelerinde insanlar zayıf iken, kuzey ve güney bölgelerde ki Libya, Güney Afrika, Mısır ve orta doğuda yer alan Suudi Arabistan gibi ülkelerde şişmanlık ve obezite oranları dünyada ilk 10 a girebilmektedir.

Amerika’nın doğusu batısına göre daha şişmandır. En çok şişmanların ve obezlerin bulunduğu eyaletler ise güneydoğuda bulunan Mississisppi, Alabama, Lousiana ve doğuda bulunan Georgia, Carolina, Kentucky eyaletleridir.

Batıda bulunan California, Utah, Colarado, Montana gibi eyaletlerde kilo sorunu daha düşük seviyelerdedir. Amerika’ya bakıldığında bilinçli ve farkındalığı yüksek bireylerde kilo sorunu neredeyse yoktur.

 

Japon halkı çok zorluklardan geçmiş, savaşlar ve yokluklar yaşamış bir halk. O zamanlardan kalan yoklukta beslenme ve zamanla oluşan az her zaman iyidir kuralı onlar için çok önemli. Bütün öğünlerde küçük tabaklarda, küçük porsiyonlarla besleniyorlar ve asla fazlasını istemiyorlar. Mideleri yıllardır bu düzene alışmış. Örneğin tipik bir Japon yemeği; miso çorbası, küçük bir parça balık, pişmiş sebze, tofu ve salata, her zaman bir kase haşlama beyaz pirinç ve yeşil çay eşliğinde servis ediliyor.

 

Ayrıca Japonya dünya bisiklet kullanımı sırasında birinci sıradadır. Ülke insanının bisiklet kullanım oranı arttıkça, şişmanlık daha az görülmektedir.

Sonraki yazılarımızda Japonların zayıf kalma sırlarından da bahsedeceğiz..

Avrupa’nın en güçlü ekonomisi ve en çok bira tüketen ülkesi Almanya 28. sırada, kişi başına düşen en yüksek gelirli ülke Norve. 18. sırada, sağlıklı beslenme de çok önerilen Akdeniz yemekleriyle meşhur Fransa 10. sırada, en ilginç sıra ise Türkiye’nin 1. sırada olması..

Avrupa ülkeleri arasında en çok Danimarka ve Hollanda da bisiklet kullanımı yaygındır. Bunun etkisi ile iki ülke de listenin sonlarında yer almaktadır.

Son bir uyarımız olacak..

Çoğu insan kilo vereceğim diye aç kalmakta, zararlı diyetler yapmaktadır. Sonuçta vücudun hormon dengesi ve metabolizması bozulduğu için  daha da çok kilo almaktadırlar. Kilo aldıkça bu defa depresyona giren bu kişilerde ruhsal sıkıntılar, çabuk hastalanma, saç  dökülmesi, tırnak kırılması ve adet bozuklukları ortaya çıkmaktadır.

Sağlıklı beslenme konusunda bilinçlenmek hepimizi için en önemli davranış olacaktır.

 

Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.

 

Like
Like Love Haha Wow Sad Angry
4
Tags:
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments