
Feodal… Sevgili Gossive okuyucuları, bugün ki yazımızda sizlere Ortaçağ Avrupa’sının sosyo-ekonomik ve askeri teşkilatlanmasına yön veren feodal düzenini nasıl çözülme sürecine girdiğine ve parçalı yapıdan merkezi iktidarın güçlenmesine değin geçen süreci anlatmaya çalışacağız. İyi okumalar dileriz…
FEODAL DÜZENİN ÇÖZÜLME SÜRECİ
İstilaların sona ermesi, kralların ve hükümdarların iktidarlarını, güçlerini tükettikleri bir işten kurtarmıştı. Aynı zamanda da, XI. yüzyılın ortalarından itibaren toprakların hızla tarıma açılmasının gösterdiği gibi, olağanüstü bir nüfus artışına yol açmıştı. Nüfus yoğunluğundaki artış ile yalnızca düzen daha kolay sağlanmakla kalmıyor, ayrıca kentlerin, zanaatın ve ticaretin canlanması içinde ortam yaratılmış oluyordu. Paranın kullanımındaki artış ile birlikte dolaşımının daha etkili hale gelmesi sayesinde vergi yeniden ortaya çıkmaktaydı. Vergiyle birlikte de, maaşlı memuriyet ve işlevsizleşen kalıtsal sözleşmelere dayalı hizmet rejiminin yerine geçen ücretli ordu uygulaması başladı.
Kuşkusuz, küçük ve orta düzeydeki senyör, ekonomide yaşanan dönüşümlerden kendisine çıkar sağlamaktan geri kalmıyordu. Fakat kral ya da hükümdar, hemen hemen her zaman, herhangi birine göre çok daha fazla toprak ve vassal sahibiydi. Ayrıca, yetkisinin doğası gereği, özellikle kiliseler ve kentlerden vergi toplamak için birçok fırsat yaratmaktaydı. Böylece, o zamandan beri devlet kendisini üstün kılan şu temel unsuru elde etmeye başlamıştı: Herhangi bir kişi ya da özel topluluğunkiyle kıyaslanamayacak kadar çok mali gelire sahip olmak.
FEODAL DÜZENİN MERKEZİ DURUMUNDA OLAN FRANSA’DA YAŞANAN DEĞİŞİMLER
I. yüzyılın başından beri Fransa’da bir dizi kontluk ardada kralların eline geçmişti ve krallarda buraları yönetmek üzere yeni kont atamıyorlardı. Bir başka ifadeyle, bu büyük yöneticileri kendi memurları olarak görmeyi haklı nedenlerle sona erdiren krallar, kendilerini buranın kontu ilan etme konusunda giderek daha az tereddüt eder hale gelmişlerdi. Bu yolla aracı güçler ortadan kalkınca, atalardan miras kalmış ya da kısa bir süre önce ilhak edilmiş topraklarda krallık otoritesinin tek temsilcileri, her biri oldukça küçük bölgelerin başına getirilen önemsiz kişiler oldu. Vasat özellikleri dolayısıyla pek tehdit oluşturamayacakları düşünülen bu görevlilerden (prevet) bazıları başlangıçta, görevlerini babadan oğula miras olarak bırakmış gibi görünseler de, efendileri, XII. yüzyıl boyunca tüm bu görevleri süreli çiftçiliklere dönüştürmekte büyük bir güçlükle karşılaşmadılar. Daha sonra, Philippe Auguste’ten itibaren, yönetim hiyerarşisinin daha üst düzeylerinde de, kâhyalık ya da kilercibaşılık gibi, resmi maaşlı memurluklar ortaya çıkacaktır.
Fransız Krallığı, kendisini yeni toplumsal koşullara uydurabildiği ve iktidarını gayet mütevazı bir biçimde oldukça küçük insan guruplarını doğrudan yönetmek üzere kurduğu için, koşullar yetkilerin tek elde toplanmasına uygun düştüğünde, bunu, kendi içinde barındırmaya devam ettiği duygu ve düşüncelerin lehine çevirerek, en büyük yararı elde edebilecekti. Bununla birlikte, bu gelişmelerden tek yararlanan güç Fransız Krallığı olmadı. Çünkü aynı durum, var olmaya devam eden büyük toprak hükümdarlıklarında da ortaya çıkmıştı.
Kaynak
Marc Bloch, Feodal Toplum.
Yazımızın devamı tıklayınız.
Diğer tarih yazılarımızı okumak için tıklayınız.