Dyatlov Geçidinde kaynağı belirsiz şekilde 9 Öğrenci hayatını kaybetmişti. Öğrencilerin ölümü herkesi şok ederken ölüm şekilleri ise hayrete düşürmüştü. Olayın gizemi hala kendini korumaktadır.
DYATLOV GEÇİDİ OLAYI
Geziye Başlama
Soğuk savaşın sürdüğü yıllarda, İgor Dyatlov önderliğinde 10 öğrenci Ural Dağları’na geziye çıkmıştı. Bu öğrencilerden 2’si kadındır. Öğrenciler, 23 Ocak 1959’da trenle yolculuğa başlamıştı. İçlerinden biri hariç tamamı 20-24 yaşında idi.
Grup, son mektuplarını Vizhay’daki postaneden göndermişti. Geceyi de orada geçirmişler daha sonra bir kamyonla 41. Yerleşim adlı bir kamp alanına gitmişlerdi. Öğrenciler geziye devam ederken içlerinden biri, daha fazla devam edememişti. Yura Yudin, eşyalarını arkadaşlarına vererek evine dönmüştü.
Yudin ayrıldıktan sonra grup, Ortorton Dağı’na doğru yollarına devam etmişlerdi. Öğrencilerin gezi yaptığı bölgede Mansi halkının yaşadığı bilinmektedir. Ancak 1950’lerde bölgede yalnızca Mansiler yaşamıyordu. Bir zamanlar, Uralların kuzeyinde bir gulag yani çalışma kampı vardı. Bu kamp, ülkedeki çalışma kamplarının en kötü şöhrete sahip olanıydı.
Öğrenciler 1 Şubat günü, Holat Syahl yani Ölüm dağı denilen noktaya çadırlarını kurmuştu. Burası kamp kurmak için oldukça rüzgârlı bir yerdi.
Gezinin 3 hafta sürmesi planlanıyordu ve grubun lideri olan İgor, geziyi tamamladıktan sonra, şehirdeki bir spor kulübüne mesaj gönderecekti. Ancak İgor mesaj atmamıştı. İlk başta kimse paniğe kapılmamış ve daha öncede hava şartlarından dolayı geç dönmüşlerdi.
Fakat aileler endişelenerek yetkililere haber vermişlerdi. Üniversite, gönüllü öğrencilerden oluşan arama ekibini bölgeye göndermiş. Mikail Şaravin’de bu ekibin içerisindeydi. Kayıp öğrencileri aramak için giden ekipte çadırı gören ilk o olmuştu.
Çadırın Bulunması
Bundan sonra ilginç olaylar yaşanmaya başlamıştı. Çadırın içerisinde sırt çantaları ve botları düzenli bir şekilde duruyordu. Ekip çadıra bakarken çadırın içeriden yırtılarak açılmış olduğunu gördüler.
Çadırın dışarısında ise 8-9 kişiye ait ayak izleri vardı. Bu ayak izlerinin bazıları çıplak ayak, bazıları çoraplı, bazıları ise bir ayağında bot olan kişilere aitti. Bu ayak izleri 5-10 metre sonra yok oluyordu.
27 Şubatta ilk ceset bulunmuştu. Daha sonra ilerleyen zamanlarda diğer cesetlerde bulundu. Ancak cesetlerdeki bulgular herkesi şok etmişti.
Bazı cesetler iç çamaşırlarıylaydı. Kimisi kendi parmak eklemlerinden bir kısmını ağzıyla parçalamıştı. Bazılarında kıyafet vardı ancak ayakkabı yoktu. Bazıları yüzüstü yatar pozisyondaydı. Bazılarının kafatasında kırık vardı.
Olayın şaşkınlığı 4 cesedin, Mayıs’ta karların erimesiyle bir koyakta bulunması üzerine daha da artmıştı.
Cesetlerin birinin kafatası çatlamış, birinin boynu ters dönmüş bir vaziyette bulunmuştu. Asıl şaşırtıcı olan ise, buluna iki cesedin gözleri çıkarılmış ve birinin dili yoktu.
Öğrencilerin ölüm nedeninin hipotermi ve donma olduğu söylenmiş ancak cesetlerin üzerindeki bulgular bu ihtimali çürütüyor ve inandırmıyordu.
Bazıları orada yaşayan Mansi halkından şüphelenmişti ancak olayın gizemi kendini korumuştur. Öğrencilerin ölüm nedeni, kendileriyle birlikte, sır olarak o dağda yok olmuştu
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.