ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİ DÜŞÜNEN ADAM: PESTALOZZİ

  • Home
  • Tarih
  • ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİ DÜŞÜNEN ADAM: PESTALOZZİ
PESTALOZZİ

Oysa her çocuğa şans verilmeli, imkanlar tanınmalı. Çünkü onlar geleceğimizin bakiyeleri.
İşte bu bilinçle tarihte hareket etmiş birisi Pestalozzi!

ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİ DÜŞÜNEN ADAM: PESTALOZZİ

Hepimiz çocuk olduk ve bazen hepimiz yine çocuk olmak istiyoruz. Bazen o dertsiz tasasız günlere geri dönmek hatta o günlerden hiç ayrılmak istemiyoruz. Hani deriz ya ; keşke hep çocuk olarak kalsaydım ne güzel olurdu.
Tek derdimizin belki de sadece sınavlar olduğu, sınıf geçmek olduğu yıllara…

Düşüp düşüp dizlerimizi yaraladığımız ve akşam annemizden fırlayacak terliği düşündüğümüz yıllara…

İnsan büyüdükçe anlıyor çocukluk yıllarının kıymetini. Aslında masumiyeti anlıyor, özlüyor.
Kendi adıma şanslı bir çocukluk geçirdim. Çok şükür! Ama tarih boyunca her çocuk benim gibi, bizler gibi şanslı değildi. Oysa her çocuğa şans verilmeli, imkanlar tanınmalı. Çünkü onlar geleceğimizin bakiyeleri.
İşte bu bilinçle tarihte hareket etmiş birisi Pestalozzi!

PESTALOZZİ

 Tam adı Johan Heinrich Pestalozzi. Çocukların haklarını savunan adam, eğitimci, geleceği çocuklarda gören insan. Onun eğitim alanında yaptığı devrimler bugün hala etkisini sürdürmekte. Dünyanın her yerinde bugün onun öğretileri konuşuluyor ve uygulanıyor. Açtığı enstitüler bugün hala ayakta.

Kendisinden biraz bahsedecek olursak Johann Heinrich Pestalozzi 12 Ocak 1746 yılında İsviçre’nin Zürich şehrinde dünyaya geldi. Şanssızdı. Yokluğun ve karmaşanın olduğu bir dünyaya gelmişti o. Küçük yaşta babasını kaybetti. Ailesi ve kendisi, vatandaşlık hakkı olmayan kesimdendi. Okulların kilise baskısında olduğu ezberci bir sistemde kendi halinde ve tuhaf görülen bir öğrenciydi.

Belki de daha o zamanlarda kafasında filizlenmeye başlamıştı uygulamak istediği eğitim modeli. Fikirlerini iyi savunan, mazlumun, mağdurun yanında olan biriydi. Felsefe ve Teoloji alanlarında tahsil yapmayı düşünmüştü ama vazgeçmişti. Hukuk okumaya başladı Pestalozzi. Savunulacak nice haklar, nice mağdurlar vardı. Nice haksızlıklarla mücadele etmek gerekiyordu. Üniversitede kurduğu bir dernekte gizliden memleket meselelerini tartışıyor. Ateşli konuşmalar yapıyordu.

Nitekim o da düşüncelerinin mağduru olmuştu. Yargılandı ve yakalandı. Özgür düşünce düşmanları her zaman yaptıkları hatayı tekrar yapmışlardı. Nitekim Yargılama aşamasındaki söylemleri onu daha da parlattı. Artık daha da tanınıyordu. Yazıları yayınlanlamaya, konferanslara çıkmaya başladı. Ve o düşüncelerini tüm çıplaklığıyla anlatmaya devam etti.

PESTALOZZİ
Köylü ve gariban insanları destekleme faaliyetlerine katıldı. Onları daha iyi anlayabilmek, onlarla beraber dertlenmek adına bir süre köydeki dedesinin yanına taşındı. Kısa zaman sonra 1769 yılında evlendi. Pamuk işi yapmaya başladı fakat işleri yolunda gitmedi bu yüzden sütçülük ve peynircilik işi yaptı. Bir oğlu oldu ve eğitimle ilgili tasarladıklarını ona uygulamaya başladı. İlk öğrencisi oğluydu diyebiliriz.

Bir süre sonra yaşadığı evde durumu kötü olan çocuklara uygulamalı bir eğitim sistemi başlattı. Pestalozzi dediğimizde onun “bir yalnızın akşam saati” eserini anmadan geçemeyiz. Eserde eğitim hakkındaki uygulamak istediği tüm planlardan, vizyonundan ve yaptıklarından bahseder.

Kaleme aldığı tüm yazılarında toplumsal problemlere, olumsuz yaşam şartlarına, yoksulluğa, adaletsizliklere değinmiş ve bunlarla ilgili çözüm önerilerinde bulunmuştur. Yazdıkları dönemin ünlü düşünürlerinin dikkatini çekmeyi başarmış, kendisiyle tanışmak istemişlerdir. O artık eğitimci bir düşünce insanıdır.

Fransız devriminden İsviçre’de nasibini almıştır.

PESTALOZZİ

Kurulan yeni hükümetin desteğiyle açtığı yurtta 80 yetim çocuğa eğitim vermeye başlamıştır. Ciddi anlamda ilk eğitim girişimi olan Pestalozzi’nin yükselişi başlamıştır artık. İddalıdır, inanıyordur güzel işler başaracağına. Bana bir çocuğun kalbini verin, ondan her şeyi yaparım der. Onun hedefi ülkenin yoksul çocuklarını bir yerlere getirmek, mutlu etmekti. Çürümekte olan bir tarlayı tekrar yeşertmek istiyordu.

Fakat bu ilk girişim istediği neticeyi vermez. Sistemsel değildir problem, zamanın zihniyeti buna müsaade etmemiştir ama Pestalozzi pes etmez kafaya koymuştur bir kere. Bir dönem rahatsızlanır. İyileştiğinde tekrar bir okulda çalışmak ister. Kendisine bir okulun müdürlüğü teklif edilir fakat o bunu kabul etmez.

O, tarlayı uzaktan izlemeyi, komut vermeyi değil, bizzat tarlada çalışmayı, toprağa dokunmayı, tohum ekmeyi, sulamayı, yeşertmeyi ister.

Bu nedenle ilkokul öğretmenliği yapar. Kafasında tasarladığı eğitimi uygular. Zamanla genişlettiği okulda meşhur Burgdorf enstitüsünü kurar. Ünlü diyorum çünkü zamanın devlet adamları, bilim insanları ve eğitimcileri onun kurduğu enstitüyü ziyaret eder, onun yazdığı kitapları, öğretileri okumaya başlar. Pestalozzi çıtayı çok yükseltmiştir artık. Öyle ki şanı tüm Avrupa’ya hatta kıtaların, denizlerin ötesine ulaşmıştır. Attığı tohumlarla beraber fikirleri de dünyada yeşeriyordur.
Onun eğitim sistemi öğrencileri katı kurallarla sınırlandırmıyordu. Onun sisteminde iş eğitimi vardı, tarım vardı, aletlerle çalışmak vardı. Deney ve gözleme dayalı bir sistemdi. Spor, oyun, yüzme gibi bedensel aktivitelerde söz konusuydu.
Baskıcı ve ezberci sisteme karşıydı. Onun çocukları özgür olmalıydı. Analitik düşünen, sorgulayan, merak eden, sanat ve bilimle iç içe bir nesil istiyordu. Her şeyde temel seviyede bilgisi olan, çok yönlü nesiller. Güzel çocuklar yetiştirebilecek eğitimli, bilinçli anneler yetiştirmek istedi. Onunkisi zamanın ötesinde bir vizyondu. Nitekim günümüzde hala geçerliliğini koruyan hala hedeflediğimiz, uygulamaya çalıştığımız çağdaş eğitimin temellerini o zamanlarda atmayı başardı.
Kendisini saygı ve sevgiyle yad ediyorum.

 

BERK ÖZER

Diğer Tarih yazılarımızı okumak için tıklayınız.

Like
Like Love Haha Wow Sad Angry
1
Tags:
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments