DANDANAKAN SAVAŞI
Selçukluların arka arkaya kazandıkları zaferlerden dolayı Gaznelilerin itibarı sarsılmıştı. Sultan Mesud Selçukluların ne denli büyük bir tehlike olduğunu fark etmiş ve onları bölgeden atmak için büyük bir ordu hazırlayıp sefere çıkmıştır.
Gazneli Devleti’nin hazırladığı ordu devrin en teçhizatlı ve büyük ordusu sayılıyordu. Sultan Mesud önce Ulyaâbad bölgesinde Çağrı Bey emrindeki Selçuklu birliklerini mağlup etmişti. Sultan Mesud bu galibiyetten cesaret alarak Serahs’a doğru yola çıkmıştır. Bu sırada Tuğrul, Musa ve Çağrı Beyler toplantı yaparak savaş hazırlıklarına başlamışlardı.
Tuğrul Bey ve diğer Selçuklu reisleri Gaznelilerin bu büyük ve güçlü ordusuna karşı savaşmaktan çekinmişlerdi ve geri çekilme fikrinde bulundular. Ancak Çağrı Bey savaşılması gerektiğini söylemiş ve onun fikri kabul edilmişti. Neticede 27 Haziran 1039’da Serahs bölgesinde yapılan savaşı Gazneliler kazanmıştı. Ancak bu Gazneliler için kesin bir sefer değildi.
Selçuklular, Gaznelileri devamlı baskınlarla yıpratıp su yataklarını değiştiriyor ve onları susuz bırakıyorlardı. Gazne vezirinin tavsiyesi ile Gazneliler Selçuklular ile anlaşma yaptı. Anlaşmaya göre; “Gazneli ordusu Herat’a gidecek, Nesâ, Bâverd, Ferâve şehir ve hudutları Selçuklulara teslim edilecek, Selçuklular ele geçirmiş oldukları yerleri tahliye edeceklerdi.” Bu geçici bir barış niteliğindeydi. Bununla birlikte, iki taraf dinlenip yeniden savaşa hazırlanma fırsatı bulacaklardı. Bu barışın önemli bir noktası ise, Gaznelilerin Selçukluları siyasi bir teşekkül olarak görmesiydi.
BÜYÜK BOZGUN
Bu süreçte Selçuklular geri verecekleri üç şehri boşaltmadıkları gibi Gazneli topraklarına akınlara başladılar. Selçuklu birlikleri ve Gaznelilerin ilk öncü savaşı 22 Mayıs 1040’da başladı. “Gazne ordusu savaşarak Merv’in güneybatısında ve bu şehre bir konak mesafede bulunan Dandanakan Kalesi’ne ulaşmıştı. Gazneli ordusu susuzluktan bitkin bir durumdaydı. Selçuklular onların karşısında savaş düzeni aldılar.” (Erdoğan Merçil-Büyük Selçuklu Devleti)
Daha önce kale civarındaki kuyular Selçuklular tarafından kullanılamaz hale getirildiğinden Sultan Mesud ordusunun beş fersah uzaktaki bir havuz başına gitmesini emretti. Gazneli ordusu hareket edince düzeni bozuldu ve bu sırada Sultan Mesud’un Türklerden meydana gelen Hassa Ordusu’ndan 370 kişi Selçuklu kıvvetlerine katıldı. Bu olay zaten bitkin, moralsiz ve disiplini kalmamış olan Gazneli ordusunun Selçukluların hücumu ile dağılmasına ve hezimete uğramasına yol açmıştı (24 Mayıs 1040).” (Erdoğan Merçil-Büyük Selçuklu Devleti)
Savaş meydanında Sultan Mesud, birkaç kumandan ve az sayıda memlûk kalmıştı. Onlarda savaş meydanını terk edip Berkdiz Kalesi’ne kaçtılar. Selçukluların eline galibiyetle birlikte hazineler ve çok sayıda ganimet geçmişti.
DEVLETİN KURULMASI
Savaş kazanıldıktan hemen sonra kurultay toplandı. Tuğrul Bey burada “Horasan Emîri” seçildi. Selçuklular burada tamamen bir devlet kuruyor ve bir imparatorluk için ilk adımları atıyorlardı. O dönemin âdeti gereği bölgedeki diğer devletlere fetih kazandıklarını bildirmek için fetihnameler gönderildi.
Selçukluların tekrar topladıkları kurultayda, dönemin Abbasi Halifesi Kaim-Biemrillâh’a mektup yazılmasına karar verildi. Bir elçi vasıtası ile durumu anlatan mektup ile kendilerine sadık olduklarını bildirdiler. Bundan sonra Selçuklular eski Türk geleneğine göre hâkim oldukları ve fethedecekleri toprakları kendi aralarında bölüştüler.
“Yeni kurulan Selçuklu Devleti üçlü yönetim tarzına göre bölüştürüldü. Musa İnanç Yabgu ve Çağrı Bey kendi yönetim bölgelerinde, Sultan Tuğrul Bey’in adından sonra, kendi adlarına hutbe okutup para bastırabilecekleri gibi, saraylarının kapısında günde üç defa nevbet çaldırabilecekler, bunun yanında başlarında hükümdarlık simgelerinden olan çetr taşıyabileceklerdir. Bununla birlikte her ikisi de başkent Nişâbur’daki Sultan Tuğrul Bey’e kesinlikle tâbi kalacaklardı.” (Ali Öngül-Selçuklular Tarihi-1)
Selçuklular, Oğuzlardan ayırılıp göç ettikleri bu topraklarda, ilk başlarda hayatta kalmaya çalışmışlar, yurt arayışına girmiş ve yerleştikleri yurtlarını korumaya çalışmışlardı. Her defasında rakipleri için büyük tehlike olarak görülmüşler, çeşitli saldırılara maruz kalmışlar ancak ayakta durmayı başarmışlardır. Onlar yurt tutmak için geldikleri bu topraklarda ileride adından sıkça söz ettirecek bir imparatorluk kurmuşlardır.
Yazımızın diğer bölümlerini okumak için tıklayınız.