Ne bir yalan nede bir uydurma. Aklın almadığı gözle görenin inanamadığı bir devlet Çanakkale savaşı. En büyük zaferlerin şahit olunduğu tarihin bile diz çöktüğü yer Çanakkale savaşı. Savaşanların yaş aralığı sorulduğunda gözlerin dolduğu bir dirilişin sansasyonel hikayesi Mehmet Muzaffer..
BEDEL ÖDENDİ MEHMET MUZAFFER
Osmanlı’nın son devirlerinde “mekteb-i sultani” adıyla bilinen ve derslerinin tamamı Fransızca ve Türkçe olan adı Cumhuriyet ile beraber Galatarasay lisesi olan bir okul. 650 öğrencisi olan okulun yarısından çoğu ermeni, rum, gayrimüslimler gibi yabancı sınıftan insanların çocuklarıydı. Bu okuldaki birçok öğrenci ise vatanı uğruna onlarca cephede savaşarak 45 şehit 150 gazi vermiştir. Fakat bir durum vardı ki bu askerlerin hepsinin 1909-1914 askeri mükellefiyet kanunu gereğince askerlikten ya muaf ya da tescilli tutulmuş bu kanuna rağmen kahraman öğrenciler vatanları için en önlerde çarpmıştır.
Bu öğrencilerden Mehmet Muzaffer Çanakkale savaşının sonlarına doğru 1916 yılında 3 aylık bir talimden sonra zabit namzedi olarak cephedeydi. 8 ay süren kanlı çetin çatışma durmuştu ve cephedeki askerlerin büyük çoğunluğu Kafkas Filistin ve Irak cephelerine sevk edilecekti. Mehmet Muzaffer birliğin alay komutasında görevliydi. Fakat ordunun kamyon ve araba lastiği gibi çeşitli şeylere ihtiyacı vardı. O yıllarda ise bu tür malzemeler çok zor bulunurdu olsa bile illegal yollarla satışı gerçekleşiyordu. Uzun uğraşlar sonucu aradıklarını Karaköy de bir Yahudi tüccarda buldu ve anlaştılar. Fakat yanında bunlara yetecek parası yoktu parayı temin etmek için ERKAN-I HARBİYE’ye gitti. Fakat orada bulunan yarbayın “Bana bak oğlum! Ben askerin ayağına postal, sırtına kaput alacak parayı bulamıyorum. Sen otomobil lastiğinden bahsediyorsun! Haydi yürü git, insanı günaha sokma… Para mara yok!” cümlesiyle karşılaşınca çaresizce karargahtan uzaklaştı. Düşünceli düşünceli adımlarını atarken bir anda yüzünde bir tebessüm belirdi ve hızlıca tüccarın yanına gitti ve paranın akşamüzeri hazır olacağını işinin acele olduğunu sabah ezanından sonra gelip malları alacağını söyledi.
Bedeli Çanakkale’de…
Sabah ezanında Mehmet Muzaffer malları teslim almak üzere tüccarın yanına uğradı. Sabahın ilk ışıklarında malları teslim aldı ve tüccara 100 lük kaime’yi (kağıt para) verip malları gemiye yükletti. Bir kaç gün sonra Yahudi tüccar elindeki 100 kaimeyi bozdurmak üzere bankaya gittiğinde olumsuz cevap aldı. Çünkü banknot sahteydi ve şöyle bir durum vardı ki o zamanda en yüksek banknot değeri 50 kaime idi. Mehmet Muzaffer o zamanki banknotların yapımında kullanılan kağıdın aynısını Karaköy de kırtasiyelerden temin etti. Gece boyunca da oturup çini ve mürekkep ile sahte banknotu hazırladı. 2 tane 50 kaimenin yapımı uzun süreceğinden bir adet 100 lük kaime hazırlamıştı. Tüccara da verdiği para buydu. O zamanki paraların üzerinde bedeli dersaâdet’te altın olarak tesviye olunacaktır yazısı mevcuttu fakat o hazırladığı banknot üzerine “Bedeli Çanakkale de altın olarak tesviye olunacaktır” yazmıştı. Kastettiği altın ise şehit askerlerin kanıydı. Galatasaray kulübü üye defterinde 117 sıra numarasıyla geçen Mehmet muzaffer 6 Aralık 1917 de Gazze müdafaasında şehit düştü.
Hile yaptı vatan için
Gaza etti Allah için
Şehit düştü millet için
Adın Kahraman Soyadın MUZAFFER
(AHMET ALİHAN ÇELİKEL)
ALİHAN ÇELİKEL
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.