Günümüzde hayvanların bile yaşam ortamlarından alınıp teşhir edilmesi bile tartışılırken yakın bir tarihte batılı ülkelerde yaşanan bu hadise adeta bir vahşet niteliğindedir. Her insana görmediği bir canlıyı görmek ilgi çekici gelebilir elbette peki bilmediği bir insan ırkını kafeslerde görme fikri sizce nasıldır?
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ/ İNSAN HAYVAN BAHÇELERİ
20.yy başlarında bundan 60 yıl önce bu insanlık dışı uygulama medeniyetin beşiği kabul edilen ülkelerde oldukça popüler olan İnsan bahçeleri karşımıza çıkmaktadır. Alman bir vahşi hayvan tüccarı olan Carl Hagenbeck bu uygulamanın fikir babası olarak bilinmektedir. Hagenbeck hayvanat bahçelerin mimarı olarak tanınan bir tüccardır.
1907 yılında Almanya da insanların hayvanat bahçesinde sergilenmesi fikrinin öncülerindendir. Kendisi 1847 yılında Avrupa da bilinen en büyük hayvanat bahçelerinden birini açmış ve işlerini daha cazip hale getirebilmek için hayvanların içine insanları da eklemeye karar vermiştir. Böylece dünyanın en büyük insan hayvanat bahçesi kurulmuştur.
Almanya ilk kez açılan bu alanda 1930’lara kadar 400 yakın insan ırkının teşhir edildiği bilinmektedir. Başta Afrikalı insanlar olmak üzere batılı olmayan beyazlar yani uzak doğulu Asyalı eski Moğollar ve birçok insan ırkı bu insanlık dışı uygulama ile kafeslere kapatılarak insanların ziyaretine açılıyordu. Bu uygulama bir ticari gelir kaynağı olarak kullanılıyor hem de kendini üstün gören Avrupalı insanların haz duygusunu arttırıyordu.
Resmi kayıtlara göre Avrupa da Fransa Almanya İspanya Norveç ve Belçika gibi ülkeler de uygulanıyordu. Paris, Milano, Varşova, Londra, Hamburg ,Barselona gibi şehirlerin yanında New York gibi Amerika’nın çeşitli yerleşim yerlerinde de bu insanlık dramı kitleler tarafından büyük ilgi görmekteydi.
1896 yılında Amerika da kurulan bu insan bahçelerinde ise kızıl dereli kabileleri insanlara teşhir edildi.
Fuar alanının dışındaki levhada “Lütfen yiyecek vermeyin daha önce beslendiler” yazılıydı. Çoğunun üzerindekiler çıkarılıyordu, göğüsleri açıktaydı. Aynı dönemlerde bazı bilim adamlarının görüşleri de aktarılıyordu:
Bu sözde bilimsel görüşler; “Haftalardır bunların üzerinde çalışıyoruz, bunların aklı aşırı derecede geri…Fevkalede saldırganlar ve hiçbir hisleri yok. İnsana en yakın vahşi örneği denebilir” şeklindeydi.
Ota Benga
Küçük bir maymun ile beraber çitlerle sarılmış bir alan da ayrı olarak yaşamaktaydı. Ota Benga 19 yaşındayken 2 çocuk babasıydı. Bir gün ailesini doyurabilmek için çıktığı avdan döndüğünde tüm ailesini katledilmiş ve kabilesiyle yaşadığı yerleri talan edilmiş halde buldu. Kendisi de rehin alındı.
Kendisini sadece görmek 25 sent, ekstradan sivri dişlerini görmek ise 50 sentti. İlk iki günde tam 40.000 insan Ota Benga’yı ziyaret etmişti.
Kafesinin önündeki tabelaya bir hayvanı tanıtır gibi şunlar yazılmıştı:
Afrika Pigmesi, “Ota Benga”
Yaş: 23 Yıl
Boy: 1.49 metre
Ağırlık: 46 kg
Kasai Nehri, Kongo Özgür Devleti, Güney Orta Afrika’dan
Dr. Samuel P. Verner tarafından getirildi.
Eylül boyunca her öğleden sonra sergilenecektir.
Bir insanın böylesine çirkin ve adice sergilenmesi birkaç vicdan sahibi kuruluşun tepki göstermesi ile çok fazla sürmemiş ve Ota Benga’nın teşhir edilmesi de böylece son bulmuştu.
Kendisi daha sonra kilise tarafından sahiplenilip bir yetimhaneye yerleştirilse de doğumunda ailesinin yaşadığı katliam , 19 yaşında köyüne yapılan baskında eşinin ve çocuklarının öldürülmesi, kendisinin yakalanarak köleleştirilmesi ve en sonunda da bir kafes içinde şempanzeler, goriller, maymunlar ile kalması yetmezmiş gibi birde “insandan hayvana geçişte ara form” olarak kullanılması onda derin yaralar açmıştı.
1914 yılında 1. Dünya Savaşı patlak vermesiyle de, o zamana kadar aklında olan Kongo’ya dönme hayalleri de tamamen suya düşmüştü. Bunun üzerine 20 Mart 1916’da, Maymun Evi’nde sergilenmesinden 10 sene kadar sonra, 32 yaşındayken bir seremoni ateşi hazırlayacak, dişlerindeki dolguları sökecek ve çalıntı bir tabanca ile kalbine ateş edecekti.
Kalan son insanat bahçesi de 1958 yılında Belçika’da kapandı.
İNSANLIK AYIBINA 114 YIL SONRA ÖZÜR!
Bronx Hayvanat Bahçesi’ni yöneten Yaban Hayatı Koruma Derneği (WCS), 114 yıl sonra basın açıklaması yayımlayarak özür diledi. WCS Başkanı ve CEO’su Cristián Samper yayımladığı açıklamada “Birçok insanın ve neslin bu eylemlerden zarar görmesinden dolayı derinden pişmanlık duyuyoruz” dedi.
Samper “Açık ve sistematik ırkçılığın devam ettiğini ve kurumumuzun bununla yüzleşmesi için daha büyük bir rol oynaması gerektiğini kabul ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.
[…] AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ/ İNSAN HAYVAN BAHÇELERİ […]