Sekelistan günümüzde Romanya sınırları içerisinde Transilvanya’nın (Erdel) doğusunda, Karpat Dağlarının doğu silsilesinde yer alır. Yüzölçümü yaklaşık 13 500 km2 – Lübnan’dan biraz daha büyük. Nüfusu 700 000’den fazladır, İzlanda nüfusunun iki katından daha fazla. Buralar 1876’dan beri Sekellerin geleneksel toprakları. En büyük şehri Targu Mureş.
ATİLLA’NIN TORUNLARININ VATANI: SEKELİSTAN
Sekeller adlı Türk Topluluğunu henüz hiç duymamış olanlar mutlaka vardır. Zira bilinen meşhur Türk topluluklarının arasında bu küçük topluluk hiç yer almamış ve Türk Dünyasının kayıp evlatları olarak kendilerinden haberimiz bile olmadan binlerce yıl yaşamışlardır. Gelin, Sekelistan nerede, Sekeller Türk mü gibi soruların yanıtına hep birlikte bakalım.
Macaristan Bölgesi’nde Hıristiyanlığın kabulüyle pek çok Hun Türkü asimile olup Türklüğünü unutsa da, Macaristan tarihine baktığımızda Sekeller denilen bu küçük topluluğun Macar ordularında uç (sınır) birlikleri olarak kullanıldıkları görülür ki bu da onların Türk olduklarına temas eden milli bir profildir.
Dahası, sonrasında Sekeller denilen bu topluluk Erdel (Transilvanya) Bölgesi’ne gelmişlerdir ki günümüzde Romanya topraklarında yaşayan yüzbinlerce Sekel Türkü vardır.
Sekeller, Macar lehçelerinden birinin farklı ağızlarını konuşurlar; fakat farklı bir topluluktur. Sekellerin kökeni efsanelerin arasında kaybolup gitmiştir.
Kendi inanışlarına göre Atilla’nın 453’te ölümü ve devamında gelen Hun İmparatorluğu’nun çöküşü sonrasında Karpat Havzası’nda muhkem bir yere çekilen 3000 Hun savaşçısının torunlarıdırlar.
Bazı tarihçiler ise Sekellerin bölgeye Macarlardan evvel geldiklerini fakat Hunların değil Avarların torunları olduklarını kabul etmektedirler. Bazıları ise Macarlarla beraber geldiklerini ve Esegel veya Eskil denilen topluluğun torunları olduklarını düşünmektedirler.
Sekel adının Macarca olduğu ve sınır muhafızı anlamına geldiği söylenir. Fakat daha sonra Thury Jozsef’in Çağatay Lügatindeki siğil (asil, soylu) kelimesinden geldiği görüşü yaygınlık kazanır. Hasan Eren de kelimenin prens anlamına geldiğini söyler.
Bir başka görüş de kelimenin Romen ve Latin dillerindeki karşılığından (Ceicui) yola çıkmıştır. Ceicui kelimesi Saka ile bir çağrışım yapar. Bu coğrafyada Sakalar uzun süre bulunmuşlardır.
Sakalara Ceicut (Sikut-Sikit) denildiği düşünülürse bu kelimenin Sekel’e fonetik olarak çok benzediği görülür. Büyük ihtimalle, kelime seicu (saka) + lar = sakalar > Sekeller şeklinde gelişim gösterir.
Türk Topluluklarının neredeyse tamamında gördüğümüz ortak özellikleri Sekellerde de görmek mümkün. Şaman Kültürünün birçok ögesini dipdiri yaşatan toplulukta aile bağları, büyüklere saygı, doğaya saygı… Olmazsa olmazlardan.
Yöresel kıyafetlerdeki işlemeler, Kazan Tatarları ve Bulgar Türkleriyle nerdeyse bire bir. Sekel Bayrağında bulunan simgeler ve bayrağın rengi tıpkı Uygurlar, Gagauzlar, Kırım Tatarları, Irak Türkmenleri, Kazakistan ve Tuva bayrakları gibi mavi zeminli.
Bayrak üzerine yer alan ay ile güneş bu bayrağa Türk´ün mührünü vuran oldukça güçlü ögeler. Mavinin, Şaman adetlerinde kötü ruhlardan koruduğuna inanılır ve sadece Türkler tarafından anlam yüklenen bir renktir. (Bizdeki nazar boncuğu gibi) Atlarla olan bağları, ağaç oymacılığındaki hünerleri…
Resimleşen anıt taşlar ya da ağaçtan yapılan oyma yapıtlar olarak Türk tarihinde önemli bir yere sahip balballar Sekelistan´da Kopjafa adıyla adlandırılışmış. Daha çok ağaç oymacılığı ile yer yer 3 metreyi bulan Balbalların üzerine işlenen desenler birçok anlam ihtiva ediyor.
Yer, gök, toprak, kadın, erkek gibi temel unsurlar Balballara nakşedilirken, Göktürk Alfabesi karakterine uygun yazılar ile hangi amaçla dikildiğine dair bilgiler aktarıyor. Balballar üzerine Sekel Bayraklarının renklerinden çaputlar bağlanarak adet yerine getirilmiş oluyor.
Romanya’da komünist rejimin düşmesinden sonra milli bir uyanış yaşayan Sekeller, 1990 yılında Genç Sekeller Forumu adını verdikleri bir grup oluşturarak, kendilerine özgü Sekel Bayrağı’nı kullanmaya başlamışlardır. Dahası, kendi içlerinde milli bilinci pekiştirmek için bir kitapçık yayımlamışlar ve burada Köktürk alfabesini de kullanmışlardır.
2003 yılında Milli Sekel Konseyi adlı başka bir organizasyon daha kuran Sekeller, Transilvanya’nın doğusundaki Karpatların arasına Sekelistan adını vermişler ve bir anlamda bu bölgeyi kendi ulusal alanları ilan etmişlerdir.
Günümüzde Sekeller Türk Dünyası tarafında daha yeni yeni bilinmeye başlasa da, araya giren binlerce yıla rağmen onlar özlerini korumayı başarmışlardır. Günümüzde Romanya’daki Sekelistan’da 800 bin Sekel Türkü yaşamaktadır.
Sekeller için verdiği özgürlük mücadelesiyle tanınan Türk milletleri araştırmacısı, kimya mühendisi ve İngilizce öğretmeni Borbely, bölgesindeki 700 bin Türk’e uygulanan asimilasyon ve baskı politikasına dikkat çekmek için bireysel protesto amaçlı İstanbul, Ankara, Gürcistan-Batum, Azerbaycan, Türkmenistan ve Moğolistan güzergahında yürüdü.
Borbely günde 30 kilometre yürümüş, gecelerini uyku tulumu içinde geçirmiş, 2011’de başlayan yolculuğunu 2 yılda tamamlamıştı.
Levente Gergelyfi Borbely anlatıyor:
“Sekeller Türk kültürünü halen devam ettiriyorlar, Göktürk alfabesine yakın bir alfabeyi kullanıyorlar. Sekeller, Attila’nın ölümü ve devamında gelen Hun İmparatorluğu’nun çöküşü sonrasında Karpat havzasındaki 3 bin Hun savaşçının torunlarıdır. Yani bir Türk boyudurlar. 1918 yılından beri vatanları Romanya işgali ve baskısı altındadır.
Resmi olarak tanınmamaktadırlar. Hatta kendi yazılarını kullanmaları da engellenmektedir. Tüm bunlar görmezden gelinmekte ve hatta ortak olunmaktadır. Bu baskıya Batı Avrupa güçlerinin de katkısı olmaktadır.
Avrupa Birliği`nin dünyadaki en demokratik yer olduğunu iddia eden birçok ülkeyi kolayca yargılayan Avrupalı liderler, ister Müslüman isterse Hristiyan olsun Türklere, sırf Türk kökenli oldukları için baskı uygulamaktadır.”
Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.