AKRAN ZORBALIĞI HAKKINDA NELER BİLMELİYİZ?

  • Home
  • Gündem
  • AKRAN ZORBALIĞI HAKKINDA NELER BİLMELİYİZ?

Saldırganlığın bir türü olan akran zorbalığı, kışkırtma unsuru olmaksızın aralarında fiziksel ya da psikolojik
açıdan güç eşitsizliği olan birey ya da bireylerden güçlünün, karşı tarafa bilerek ve isteyerek sistemli bir biçimde uyguladığı, aynı gruplar arasında tekrarlılık gösteren, kurbanda korku veya endişe yaratmayı amaçlayan fiziksel, sözel, psikolojik saldırı veya yıldırmayı içeren olumsuz davranışlar olarak tanımlanmaktadır.

 

AKRAN ZORBALIĞI HAKKINDA NELER BİLMELİYİZ?

 

Zorbalık; kasıtlı olarak yapılan, eyleme maruz kalan bireye zarar veren ve bireyde strese yol açan, tekrar eden, güç dengesizliğinin olduğu durumlarda ortaya çıkan saldırgan davranışlardan oluşur.

Özellikle son yıllarda yaşanan şiddet ve terörizmin altında zorbalığa maruz kalmış insanların öç alma ile ilgili motivasyonları olduğu yönünde görüşler sıkça gündeme getirilmektedir.

 

Zorbalığa öğrenciler açısından bakacak olursak, ciddi bir travma olduğu, etkilerinin okul yıllarını aşarak yaşam boyu sürdüğü, dolayısıyla toplum sağlığını da olumsuz etkilediği bilinmektedir (1). Zorbalığın uluslararası yaygınlığının %9–54 arasında değiştiği bildirilmiştir.

 

Son yıllarda yapılan meta-analizler zorbalığın herhangi bir çeşidine maruz kalmak ile intihar düşüncesi ve davranışı arasında kuvvetli bir ilişki bulunduğu kanıtlamıştır.

Zorba ve kurban profillerinin değerlendirilmesi sonucunda, zorbaların genellikle saldırgan, muhalif ve akranlarına karşı düşmanca tavırların yanı sıra akademik güçlükler yaşadıkları ve öğretmenlerine/ebeveynlerine meydan okuma davranışları gösterdikleri birçok defa raporlanmıştır.

Kurbanların ise genellikle akranlar arasında donuk, kaygılı, içe dönük ve akranlarına göre özsaygıları düşük olmasının yanında mağduriyetleri süresince okula uyumsuzluk ve kaçınma davranışlarının giderek arttığı bir görüntü sergilerler.

 

Zorbaca davranışın ortaya konması zorbaca davranan ve zorbalığa uğrayan olmak üzere en az iki kişi aracılığıyla olabilmektedir. Ancak çoğu araştırmacı zorbalığın daha karmaşık bir yapıya sahip olduğunu ve zorbalığa dahil olmanın farklı biçimleri bulunduğunu belirtmektedir.

 

Zorbalık türleri arasında en çok bilinenleri şunlardır :

  • Bedensel: itme, tekme atma, yumruklama, saç-kulak çekme, bedensel kaba saka, silah veya bıçak ile saldırma ya da korkutma amaçlı kullanılan her tür fiziksel şiddet.
  • Sözel: Ad takma, alay etme, söylenti yayma, çirkin takılmalar, tehdit etme, sözel kaba saka, hakkında kötü şeyler yazma, incitici notlar bırakma.
  • Duygusal: Gruptan dışlama, ayrımcılık, aşağılama, eşyalarına zarar verme, eşyalarını ya da parasını zorla alma, kasıtlı olarak arkadaşça davranmama.
  • Cinsel: Sarkıntılık, elle taciz, cinsellik içeren sözler söyleme

 

Yapılan araştırmalar, çocukların okullarda yukarıda sözü edilen kaba güç türlerinin birçoğu ile yüz yüze geldiğini ortaya koymaktadır.  Öyleyse, sokakta herhangi bir öğrenci durdurulup zorba davranışlara maruz kalıp kalmadığı sorulduğunda, belki de “evet” cevabi alınacaktır. Sınıfta otururken, tuvalete gittiğinde zorba· öğrencinin kendisine neler yapabileceğini veya öğle saatinde kendi yemeğinin zorba öğrenci tarafından yeneceğini vb. düşünen öğrencilerin sayısı az olmasa gerek.

 

Bunların yanında ergenler arasında akran baskısı ve etkileşimlerinin “antisosyal uyuma,” sonrasında ise bununla birlikte akran zorbalığına yol açabileceği vurgulanmıştır. Böylece akranlar konformatif zorbalık yoluyla zorbaya cesaret verebilmekte ve onu asiste edebilmektedir.

Bu gibi durumlarda akran etkileşimlerine karşın bireylerin direnç kapasitesinin, akranlar içindeki olumsuz sosyal uyuma ve aynı zamanda konformatif zorbalığa karşı korunmada önemli bir rol oynadığının altı çizilmiştir.

 

Akran zorbalığına maruz kalma açısından cinsiyete göre bir farklılık olup olmadığına ilişkin araştırma sonuçları değişkenlik göstermektedir. Bazı araştırmalarda erkek çocuklar arasında daha yaygın olduğu yönünde bulgular yer almakla birlikte, bazı araştırmalarda akran zorbalığına maruz kalma açısından kızlar ve erkekler arasında fark bulunmadığı rapor edilmiştir. Akran zorbalığı uygulama açısından ise araştırmaların çoğunda erkeklerin daha fazla oranda zorbalık türünden davranışlar sergiledikleri ortaya konmuştur.

 

Araştırmacılar akran zorbalığının nasıl çözüme kavuşturulabileceğini öğretmenlere sorduklarında ise şu cevapları almışlar:

“Sınıf içerisinde çeşitli etkinliklerde örneğin drama da akran zorbalığı işlenebilir. Eğer varsa konuyla ilgili çocuklar tiyatroya götürebilir öğretmen sınıflarda bu konu için önleyici çalışmalar yapabilir.”

 

“Okulların müfredat programları çok yoğun. Örneğin benim görev yaptığım okulda günde 9 saat ders var, branş derslerimiz de çok yoğun. Çocukların zevk alabilecekleri, oyun ya da atölye çalışmaları koyulmalı bence. Çocukların dikkati ve biriken enerjisi ilgi alanlarına göre çeşitli keyif alabilecekleri çalışmalara yöneltilmeli. Çocukların ortamları değişmeli.”

 

“Rehber öğretmenlerle bu konuda çalışmalar yapılması gerekli. Benim çalıştığım okulda öğretmen yok gezici rehberlik servisimiz de yok. Bu yüzden bizim okulda bu konu çok eksik. Zorbalığa maruz kalan çocuklara haklarını korumaları öğretilirse, bu konuda cesaretlendirilirlerse belki de zorbalık ortadan kalkabilir.”

 

Öğretmenlerin fiziksel zorbalığa diğer zorbalık türlerinden daha çok dikkat çekmiş olmaları fiziksel zorbalığın daha kolay gözlemlenebilir olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Birbiriyle kavga eden akranların, birine fiziksel şiddet uygulayan bir çocuğun ya da fiziksel şiddete maruz kalan zorbanın verdiği tepkiler çok daha rahat fark edilebilmekte ve gözlenebilmektedir. Buna karşın sözel zorbalığın özellikle de duygusal zorbalığın fark edilmesi için daha etkin gözlemlerin yapılması gerekmektedir.

 

“Akran zorbalığını önlemek için çözüm önerilerim şunlar, öncelikle çocuktan önce ailelere geniş kapsamlı eğitimler verilmesi, malum eğitim düzeyi çok yüksek bir veli potansiyeli yok karşımızda hatta çocuk yetiştiriciliğinde büyük eksiklikler mevcut.

Daha sonra aileyi olabildiğince eğitim öğretim sürecine dâhil etmek gerekir. Rehber öğretmenler veli ev ziyaretlerini gerçekleştirebilirse öğrenciler kendilerine daha yakın hissettikleri öğretmenleriyle iletişime geçmekte zorlanmazlar. Öğrencilere görev, sorumluluk ve farkındalık bilincini oluşturmak için tedbirler alınmalıdır.

Tabi bu tedbirlerin içeriğinde etik davranışların yer alması ve olay çözümlemesi mevcut olması gerek. Toplum içerisinde zorbalığa çok örnek varken bizim bunu en aza indirebilmemiz için geniş kapsamlı bir çalışma yapılıp yasalar dâhilinde cezalarla sabitlenebilir bu sayede toplum içerisinde azalan şiddete meyil ne kadar azalırsa okula gelen zorbalık da bir o kadar yok olur.

Son olarak her birey boş bir levha olarak dünyaya geldiğini varsayarak. O levhaya yazılacak her şeyin aileden geçeceğini bilerek hareket edip aileye önem verilirse olay çok büyük oranda ortadan kalkacaktır.”

 

Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.

 

 

 

 

 

Like
Like Love Haha Wow Sad Angry
Tags:
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments