90’LI YILLARDA DOĞANLARIN YILDIZ YAZARI: İPEK ONGUN

  • Home
  • Gündem
  • 90’LI YILLARDA DOĞANLARIN YILDIZ YAZARI: İPEK ONGUN

Yazdığı kitaplar ile gençleri hedefleyen usta yazar İpek Ongun, 1980 yılında ilk çocuk romanı Mektup Arkadaşları yayınlandı. Yaş On Yedi gençlik için yazdığı ilk romandır.1991 yılında, Bir Pırıltıdır Yaşamak isimli kitabıyla Tüyap’ta “Altın Kitap Ödülünü aldı.

90’LI YILLARDA DOĞANLARIN YILDIZ YAZARI: İPEK ONGUN

7 Ocak 1942’de Ankara’da Sevim İpek Erden adıyla dünyaya gelmişti.

Elçilik çalışanı olan bir babayla edebiyat öğretmeni olan bir annenin kızıydı. Edebiyata olan ilgisi biraz da aileden geliyordu. İlkokulu Ankara Koleji’nde bitirdikten sonra eğitimine devam etmek için şehir değiştirdi. İstanbul’daki Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ne giderek edebiyat eğitimi aldı.

 

Burslu okuyacak kadar çalışkan bir öğrenciydi. Tarihe ve edebiyata aşıktı. Klasik müzik de bir diğer tutkusuydu. Ayrıca her zaman sosyoloji eğitimi almak içinde bir ukde olarak kalmıştı. İnsanların ve toplumun davranışlarına merakından dolayı bu bölüme merak ediyordu.

”Doğru ol, dürüst ol derler. Sonra da insanı en masum bir gerçeği bile söylemekten çekinir hale getirirler.”

Kitaplarında kapkaranlık yollardan geçen, hayata umutla bakmayı öğütleyen İpek Ongun, sanıldığının aksine pek de kolay iş hayatına atılan biri olmamış.

Gelişimi hakkında, “Şöyle ki, yaptığım bir çeviri, bir editörün dikkatini çekti, bana neden kendi kitabımı yazmadığımı sordu, beni yüreklendirdi ve böylece ben ilk kitabımı yazdım. Yine az paraydı ama yine çalışmaya ve yenilikler yapmaya gayret ettim. Çocuk kitabından gençlik yazınına geçtim, özellikle o zamanlar ‘gençlik yazını’ diye bir kavram bile yoktu. Sonra gençler için kişisel gelişim, yaşama kültürü konularında yazdım ve bugünlere geldik.” diyerek gençlere onu örnek almalarını tavsiye ediyor.

New York’ta tiyatro eleştirmenliği eğitimi aldı. ‘Time’ ve ‘Life’ gibi medyatik oluşumlarda yazma fırsatı yakaladı. Çocuk kitaplarına yönelen Ongun, sonraları oldukça popüler olacak olan ilk kitaplarını yazmaya başladı. Kendini en iyi gösterdiği ve ün kazandığı işse gençlik kitapları oldu. Lise yıllarında, çok düşük ücretler karşılığında çeviriler yapmıştı, bu yüzden yayınevi kültürüne yabancı değildi.

O yıllar hakkında, “Ama ben, her öğrendiğimi kâr sayıyordum. Hatta bir arkadaşım, “Deli misin, bu paraya sabahlara kadar oturup çeviri yapılır mı? Ben hayatta yapmam”, diye beni vazgeçirmeye çalışmıştı. Ama sonunda ne oldu? Az paraya bakmadan devam ettim ve o çeviriler beni bugüne getirdi.” şeklinde bahsederek memnuniyetini ifade etmişti.

Nilgün Himmetoğlu’nun onu yönlendirmeleri ve yüreklendirmeleriyle bu günlere gelmişti. Kendisi de yazar olmasını ona borçlu olduğunu daima dile getirmişti. Onu yazmaya iten şeyse, Alpaslan Ongun’la evliliğinden olan biricik kızları büyürken onların okuyabileceği tarzda kitap bulamıyor olmasıydı.

Gençlerin  yaşayabileceklerine karşı hazırlayan eserler verdi. Ebeveynlerin üstüne düşen görevi, bir noktada bu kitaplarla kendisi yapar hale geldi. Bilinçli bir nesil oluşması için çabalıyordu aslında. Sorgulayabilen, demokratik tutuma sahip, açık konuşmaktan çekinmeyen bir gençlik…

Türkiye’de de gençlerle ilgili eserlerin öncüsü olmaya karar vermişti. İpek Ongun, gençliğin bir insan hayatındaki en önemli dönem olduğunu düşünüyordu. Bireyin bu zaman diliminde doğru yönlendirilmesi gerektiğine inancı tamdı. Gençlere yol göstermek için yazmaya başladı.

Aynı zamanda Ayşe Kulin’le çok sıkı dostlardı. Ayşe Kulin’in geç yaşta başlayan yazarlık hayatı zaten bekledikleri bir şeydi ancak onunki herkese sürpriz olmuştu. Çocukluk yıllarında yazar olmak gibi bir hayali olsa da sonraları böyle bir ihtimal hiç aklına gelmemişti.

Ayşe Kulin ile İpek Ongun dostluklarının başladığı yatakhanede buluşmuştu. Dostluklarının hala güçlü olduğunu görmek bizi çok mutlu etti.

”Tek avuntum olayların bana bir şeyler öğretmiş olması. Demek her zaman her istediğimiz bizim olmayabiliyormuş. İlerideki yaşamım için bu büyük deneyim oldu bana.”

Mektup Arkadaşları kitabında iki kalbin nasıl da sımsıkı bağlandığını bizlere yaşatmıştı. Bu kitabı okurken, mektup arkadaşlığı tabirini ilk defa duyduğum için ne kadar şaşırdığımı hatırlıyorum.

İpek Ongun, benim için bambaşka çerçeveleri açan yazar olmuştu. Arkadaşlığın, dostluğun hayatımızda ne kadar önemli olduğunu ve bunun için nasıl emekler vermemiz gerektiğini daha küçük yaşlarda fark etmemizi istemişti.

”Ama ne yazık ki, insan bazı şeyleri ancak kendi deneyimleriyle öğrenebiliyor.”

”Eğer siz kendinizi beğeniyorsanız, yaptıklarınızın doğru olduğuna inanıyorsanız, yani değer yargılarınız doğrultusunda yaşıyorsanız, vicdanınız rahatsa, saklayacaklarınız , yalanlarınız yoksa, bu akşam başınızı yastığa koyduğunuzda huzur içinde uyuyabileceksiniz demektir. Buna karşın, başkaları, bir şey demese de siz kendinizi ve yaptıklarınızı beğenmiyorsanız ne olursa olsun kendinizi iyi hissedemeyeceksiniz. ”

Günümüz de konuşulan ve dikkat çekilen kendini sevme kavramı ile bizi çok daha erken yaşlarda tanıştırmıştı. Kendi deneyimleriyle yazılarında bizlerle konuşuyor gibiydi. Kimimiz için yanında olmayan ailesiydi, kimimiz için bizlerin ışığını görmeyen öğretmenlerden çok daha parlak bir öğretmendi.

“Düşünmeyi biliyor musunuz? Yoksa her şeyi önünüze konduğu gibi mi kabulleniyorsunuz? İnsan nasıl düşünür, hiç düşündünüz mü?”

”İki tür yalnızlık var hayatta. Yalnız başına olmak başka, yalnızlık çekmek başka..”

Duygularımızı göz ardı etmeden, iç dünyamıza hitap edebilen ender yazarlardan biri olduğunu düşünüyorum. Ortaokul yıllarımızda tamamen tecrübe etmememize rağmen, İpek Ongun aşk ve sevgi hakkında da bizleri hazırlıyordu.

Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisi her ne kadar, genç kızlara özel yazılmış gibi dursa da; İpek Ongun aşk ve sevgi hakkında, hayatımızda karşılaşabileceğiniz kalp kırıkları hakkında da, kendimizle çelişebileceğimiz kararlar hakkında da cinsiyetçi olmayan yaklaşımlarıyla; tüm gençliğe seslenmişti.

“Neyi hevesle beklesem mutlaka bir terslik olur. Ne zaman aldırmasam, o zaman da güzel şeyler oluyor.”

Üç kuşaktır kitapları sevilerek okunan yazar, eserlerini yazarken yurt içi ve yurt dışında araştırmalar yapmış ve pedagoglarla iletişim halinde kalmıştı. Yaptığı işi önemsemiş ve en iyi şekilde yapabilmek için hiçbir zahmetten kaçınmamıştı. Akıcı anlatımı ve gençlerin dilini yakalaması da bir diğeri avantajı olmuştu. Yazdığı kitaplarla da birçok önemli ödül kazandı.

Gençliğimizde bizlere verdiği değerli öğütler, bilgiler için kendisine ne kadar teşekkür etsek az… Sadece gençliğimiz için değil hayatımız için bizlere kattığı çok şey var.

3 kuşaktır okunan usta yazar İpek Ongun, biliyoruz ki sonsuza kadar okunmaya devam edecek.

Yeni eserlerini okumak için sabırsızlanıyoruz. Kaleminiz hiç sönmesin.

 

Diğer yazılarımızı okumak için tıklayınız.

Like
Like Love Haha Wow Sad Angry
Tags:
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments